YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12919
KARAR NO : 2014/2600
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
MAHKEMESİ : Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/05/2013
NUMARASI : 2012/534-2013/328
Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 9.061,40 m²’lik dava konusu taşınmazın fen bilirkişi raporunda A, B ve C harfleriyle gösterilen toplam 1.746,09 m²’lik kısımlarına el atıldığı, taşınmazın A harfiyle gösterilen 418,44 m² yol ve C harfiyle gösterilen 209,31 m² kaldırım yapılan bölümlerinden davalı N.. B..’nın sorumlu olduğu, B harfiyle gösterilen 1.118,34 m² metro otopark alanından ise davalı B.. B..’nın sorumlu olduğu, el atılmayan kısımlar yönünden ise taşınmazın imar planında pazar alanı olarak belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlandığı davalı N.. B..’nın sorumlu olduğu belirtilerek taşınmaz bedelinin davalılardan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre fiilen el atılan taşınmaz bölümleri yönünden sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “…bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında fiilen el atılan taşınmaz bedelinin tahsili yönünden harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dava konusu taşınmazın tamamının imar planında “pazar alanı” olarak belirlendiği, bir kısmına ise ise imar planında belirtilen amaç dışında fiilen el atıldığı, kalan bölümün el atma nedeniyle kullanılamaz hale gelmesi gibi bir durumun bulunmadığı, mahkemece de el atılmayan kısım yönünden ise imar planında kamuya özgülenmesi nedeniyle mülkiyet kısıtlanması gerekçesiyle bedelinin tahsiline karar verildiği anlaşıldığından el atılmayan bölümler açısından davalı N.. B.. yönünden yapılan incelemede;
Uygulama ve öğretide kamu idarelerinin, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak nitelendirildiği kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238E.–2012/63K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.
Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10. fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Bu nedenlerle; taşınmazı fiilen el atılmayan bölümü yönünden davalı N.. B.. tarafından davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ve sonradan yapılan yasal düzenleme dikkate alınarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.