Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2013/12781 E. 2014/2596 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12781
KARAR NO : 2014/2596
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2012/322-2013/261

Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 779,81 m²’lik taşınmazın 83,25 m²’lik kısmına Orman Sokağı yolunun devamı olarak el atıldığı, kalan kısmına fiili el atma bulunmadığı, taşınmazın tamamının imar planında kent parkı alanında kaldığı, taşınmazın yol olarak fiilen el atılan 83,25 m²’lik kısmının bedelinin (ara sokak niteliğinde olduğundan) davalı O.. B..’ndan, fiilen el atılmayan taşınmaz bedelinin de mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle davalı B.. B..’ndan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Davalı B.. B.. yönünden yapılan değerlendirmede;
Uygulama ve öğretide kamu idarelerinin, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak nitelendirildiği kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238 Esas–2012/63 Karar ve 2012/41 Esas- 2012/77 Karar sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.
Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10. fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Bu nedenlerle; davalı B.. B.. açısından davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ve sonradan yapılan yasal düzenleme dikkate alınarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Davalı O.. B.. yönünden yapılan incelemede;
a)Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak incelenen …. Mahallesi 4158 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu satış senedine göre üzerinde ev bulunmakta olup, evin satış tarihindeki nitelikleri belirlenip, o tarihteki Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yayımlanan yapı yaklaşık birim maliyet cetvelindeki sınıfına göre değeri bulunup (yıpranma payı düşüldükten sonra) bu değerin toplam satış değerinden indirimi yapılarak somut emsalin m² satış değerinin belirlenmesi gerekirken, emsal parsel üzerindeki evin satış tarihinde fiilen olmadığı veya metruk vaziyette ekonomik değer ifade etmeyen bir yapı niteliğinde kabul edildiği yönünde herhangi bir açıklama yapılmadan satış bedelinin yalnızca zemine ait olduğunun kabulü ile emsal m² değerlerinin hesaplanması,
b)11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “…bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında fiilen el atılan taşınmaz bedelinin tahsili yönünden harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.