Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2013/11987 E. 2014/7 K. 07.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11987
KARAR NO : 2014/7
KARAR TARİHİ : 07.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, davalı vasinin vasilik görevini gereği gibi yapmamasından dolayı tazminat istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili Av… geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı adına gelen olmadı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların miras bırakanı…’nun sağlığında kısıtlanarak kendisine davalının vasi atandığını, kısıtlıya ait taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu elden çıktığını, buna karşılık 5 daire verilmesi gerekirken 2 daire verildiğini, ancak vasinin görevini gereği gibi yapmadığını bu nedenle kısıtlının mal varlığının zarara uğradığını ileri sürerek vasinin tazminata mahkum edilmesini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 466. maddesinde vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişilerin bu görevlerini yerine getirirken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlü bulundukları, 467/1. maddesinde vasinin görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumlu oldukları, 468/1. maddesinde ise Devletin vesayet dairelerinde görevli olanların hukuka aykırı olarak sebebiyet verdikleri zararlardan doğrudan doğruya sorumlu olduğu gibi vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen zararlardan da sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların miras bırakanı …’nun akli melekelerinin yerinde olmaması nedeniyle 14.06.2000 tarihli… Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/1063 esas 2000/937 karar sayılı kararı ile 743 sayılı Türk Medeni Kanununun 355. maddesi uyarınca kısıtlanıp kendisine …’nun vasi atandığı, en son 13.04.2009 tarihinde vasi için süre uzatım kararı verildiği, kısıtlanan …’nun 22.06.2009 tarihinde öldüğü, kısıtlanmadan önce arsa sahibi olarak 26.01.1996 tarihinde
gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, sözleşmeye bu davanın taraflarının da katıldığı, yine 28.08.1997 tarihinde sözleşmede değişiklik yapıldığı, … Mahallesinde bulunan taşınmaz üzerinde 1998 tarihinde kat irtifakının kurulduğu, …’nun kısıtlandığı esnada üzerinde iki bağımsız bölüm kaydı olduğu, öldüğünde de yine bu taşınmazların kaydının bulunduğu, vasi tarafından kısıtlılık süresi içerisinde kısıtlıya ait bir taşınmazın satıldığı veya mal varlığında kısıtlı zararına bir değişikliğin bulunduğu hususunun ispat edilemediği, davalı vasinin 14.06.2000 tarihinden önce kısıtlıya vasi atandığına dair bir kararın bulunmadığı, davacıların davalı vasinin görevini gereği gibi yapmadığı, kısıtlıya ait taşınmazları kendi üzerine aldığından bahisle tazminat istedikleri, mahkemece davalının kısıtlıya vasi atanmadan önceki döneme ait işlemler nedeniyle vasinin sorumlu olduğu gerekçesiyle tazminata karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava, vasinin görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda davalı vasinin, vasilik yaptığı dönem içerisinde kısıtlının zararına bir eylemi (yahut eylemsizliği) nedeniyle bir zararın doğması söz konusu olmadığı gibi vasi atanmadan önceki döneme ilişkin olarak zarar oluştuğundan bahisle tazminata hükmetmekte mümkün değildir. Türk Medeni Kanununun 466 ve devam eden maddelerinde yer alan vasinin sorumluluğu koşulları oluşmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.