YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5536
KARAR NO : 2012/8160
KARAR TARİHİ : 26.06.2012
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, vasi atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.06.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Davacılar dilekçelerinde babaları olan …’ın 80 yaşında olduğunu, ilk eşi ve kendilerinin de anneleri olan …’ın 2001 yılında öldüğünü, 2005 yılında şimdiki eşi olan … ile evlendiğini, ikinci eşin kendilerine kötü davranarak babalarından uzaklaştırdığını, birlikte oturdukları binada bulunan üç adet dükkan ile bir adet meskeni gerçekte bağışladığı halde satış göstererek ikinci eşine verdiğini, ikinci eşinde dükkanları satarak babalarını da yanına alarak kendi memleketi olan Şanlıurfa’ya götürdüğünü, babaları ile irtibatını kestiğini, kalan diğer meskenleri de sattırmak için müşteri aradığını belirterek, babaları olan …’a vasi tayin edilmesini istemişler, mahkemece doktor raporu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi gereğince savurganlığı… sebebiyle kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her erginin kısıtlanacağını, aynı kanunun 429. maddesine göre ise kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerek görülen ergin bir kişiye … taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması gibi haller için yasal bir danışman atanması düzenlenmiştir.
Somut olayda adına vasi tayin edilmesi istenen …’ın ilk eşi olan ve davacıların annesi bulunan … 2001 yılında ölmüş, ikinci eşi olan … ile 14.11.2005 yılında evlenmiştir. Dosyada bulunan tapu kayıtlarına göre de adına kayıtlı bulunan ve 1986 yılında ilk eşinin de sağ olduğu bir dönemde malik olduğu dört adet mesken ve üç adet dükkandan oluşan anataşınmazın üç adet dükkan ve bir adet meskeni kendi beyanına göre bağışladığı, ancak bunu da satış gösterdiği, ikinci eş olan Ayşe’nin malik olmasından iki yıl sonra üç adet dükkanı sattığı, davalıların da babalarına ait olan meskenlerde oturdukları, geçimlerini zor temin ettikleri, davalının emekli maaşının olduğu, kendi sosyal çevresinden uzaklaşarak eşinin sosyal çevresine taşındığı, mahkemece de davalıya ait doktor raporu dışında başkaca bir delil araştırması yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Türk Medeni Kanunu’nun 405. ve 406. maddesindeki şartlar oluşmasa bile aynı kanunun 429. maddesi gereğince bir araştırma yapılıp, gerekli deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulması düşüncesinde olduğumuzdan, çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz.