Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2012/12790 E. 2012/14263 K. 10.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12790
KARAR NO : 2012/14263
KARAR TARİHİ : 10.12.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11.maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler ve uygulanacak kapitalizasyon faizi yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır. Mahallinde yapılan keşif sırasında bu yönde herhangi bir tespit yapılmamış, sadece mahalli bilirkişilerce taşınmazın sulanabilir arazi olduğu beyan edilmiş olduğu halde, bilirkişi kurulu raporunda ve ek raporunda taban suyu seviyesinin yakın olduğu, 7-8 metreden su çıktığı, asfalt çalışması yapılmadan önce davalının kuyudan motopompla sulama yaptığının mahalli bilirkişi tarafından beyan edildiği, halen 100-150 metre uzaklıkta bulunan derede su ve ağaçların bulunduğu ve sulanabilir arazi olduğu gerekçesiyle sulu arazilerde uygulanan ürün münavebesi ve buna uygun kapitalizasyon faizi esas alınarak değer biçilmiştir. Bilirkişi raporunda belirtilen sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yapılan sulamanın başkasının taşınmazındaki bir kuyudan yapılıyor olması durumunda bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir irtifak hakkı kurulmuş olması gerektiğinden bu hususun varlığı ve suyun yeterliliği vb. gibi hususlar da ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompajla sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden, düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna dayalı hüküm kurulması,
2-Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre, bir yılda çift ürün alınabilen yörelerde dahi bu ürünlerin hazırlık ve yetişme süreleri dikkate alındığında bir yılı aşan süre gerektiği de gözönünde bulundurularak, genellikle iki yılda üç ürünün münavebeye alınması suretiyle değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu durum gözetilmeden hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 6 yılda 9 ürün münavebesi üzerinden değerlendirme yapılması,
3-Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre, özel bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede, münavebeye alınacak ürünler için o yer il/ilçe gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğünün dekar başına ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin verilerinin esas alınması gerekir. Buna göre dava konusu taşınmazın değerlendirilmesinde … Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğünün 2011 yılına ait verileri esas alınması gerekirken, köye özel (lokal) verilere göre bedel belirlenmesi,
Doğru görülmemiştir.
Mahkemece açıklanan nedenlerle gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden dava tarihi (yılı) itibariyle münavebeye alınacak ürünlerin sulu ve kuru şartlardaki verilerini gösterir cetvel getirtilerek, gerekirse yerinde yeniden keşif yapılıp hakimin gözlemi de tutanağa geçirilmek suretiyle bilirkişi kurulunca taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı açıkça araştırılıp saptanmalı, taşınmazın sulu tarım arazisi olduğunun belirlenmesi halinde yukarıda 2. bentdeki açıklamalar da dikkate alınarak taşınmazın değeri hesaplanmalı; susuz olduğunun tespiti halinde ise, buna uygun ürün münavebesi ile kapitalizasyon faizinin %6 oranında alınması suretiyle değer belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 10.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.