YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9005
KARAR NO : 2011/9477
KARAR TARİHİ : 29.09.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasası’nın 4650 sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre, iklim koşulları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ile bölgesindeki konumu (büyük yerleşim yerlerine uzaklığı vb) gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerle benzer nitelikte olan Ülkemizin değişik yörelerindeki sulu tarım arazilerinin değerlendirilmesinde, (değeri önemli biçimde etkileyen, kanıtlanmış farklı ve özel bir etkenin bulunması durumu dışında) kapitalizasyon faiz oranı %5 olarak alınmaktadır. Hal böyle iken değerlendirmeye esas alınan bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın değerinin belirlenmesinde kapitalizasyon faizi oranının %5 yerine %4 olarak kabulü,
2-Ülkemizde zeytin üretiminin en çok yapıldığı Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde dekarda zeytin veriminin genelde ortalama 400-500 kg civarında olduğu, yıllardır Yargıtay’a gelen kamulaştırma dosyalarından bilinmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda zeytinde verimin 900 kg üzerinden değerlendirme yapıldığı belirtilmiş ise de, ülke genelinde geçerli ortalama miktarın dikkate alınması ve böylece en fazla 500 kg verim miktarına göre hesaplama yapılıp bedel tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması,
3-2942 Sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki Tarım Müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen İlçe Tarım Müdürlüğü’nün 12.08.2011 tarihli yazısında 2009 yılında zeytin üretim giderinin 669 TL. bildirildiği halde dosya içerisinde bulunan 08.01.2010 tarihli yazısında ise 699 TL. bildirilmiştir. İlçe Tarım Müdürlüğünden üretim gideriyle ilgili bu çelişkinin sorularak giderilmesi gerekirken, üretim giderini 400 TL. alarak değerlendirme yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bilirkişi kurulundan zeytin veriminin 500 kg. olarak değerlendirileceği de gözönünde tutularak İlçe Tarım Müdürlüğünden 2009 yılı itibariyle çelişkinin giderildiği ortalama dekar başına üretim giderini gösteren veri cetveli getirtilerek, bu veri cetveline göre kapitalizasyon faizinin de %5 alınarak değerlendirme yapılan ek rapor alınarak kazanılmış haklar da gözönünde tutulmak suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.