Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2010/18 E. 2010/1760 K. 09.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/18
KARAR NO : 2010/1760
KARAR TARİHİ : 09.02.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının nüfus kütüğünde “…” olan anne adının “…” olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, Kars İli, Sarıkamış İlçesi nüfusuna kayıtlı …’nin annesinin, babası Murat İnci’nin nikahsız eşi … olduğu halde nüfus kütüğüne babasının resmi nikahlı eşi …’den doğmuş gibi kayıt edildiğini ileri sürerek, davacının anne adının değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın 5490 sayılı Yasanın 36/a maddesi gereğince davacının nüfusa kayıtlı olduğu Asliye Hukuk Mahkemesinde görüleceği gerekçesiyle yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.maddesinin (a) bendinin birinci cümlesinde; “Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır.” yine 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 41.maddesinde; “Türk vatandaşlarının kişi hallerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması halinde ilgilinin sakin olduğu yer, Türkiye’de sakin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.” hükümleri yer almaktadır. Somut olayda, davacının, düzenlediği vekaletnameden ve geri çevirme kararından sonra dosyaya konulan tercüme belgesinden Mısır Arap Cumhuriyetinde ikamet ettiği anlaşıldığına ve Türkiye’de son yerleşim yeri de bilinmediğine göre anılan yasa maddeleri gereği davaya bakmakla Ankara mahkemeleri yetkilidir.
Mahkemece bu yasa hükümleri dikkate alınarak işin esasına girilip tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak kanaat doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.