Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2007/4625 E. 2007/4808 K. 28.05.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/4625
KARAR NO : 2007/4808
KARAR TARİHİ : 28.05.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, vakıf yöneticilerinin görevden alınması ve vakfa kayyım tayini istenilmiştir. Mahkemece davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı …, davalı … ile fer’i müdahil … tarafından temyiz edilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması ise davacı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davacı Vek.Av…. ile davalı Vek.Av…. ile (asil)… geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosya eksiklik nedeniyle mahkemesine geri çevrilmiş ve eksiklikler tamamlandıktan sonra iade edilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Dava vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları istemine ilişkindir.
Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden, özellikle Dairenin geri çevirme kararı üzerine …Genel Müdürlüğünün 13.04.2007 gün ve 6773 sayılı yazısı içeriğinden davalıların yöneticileri oldukları ileri sürülen vakfın ölüme bağlı tasarruf yolu ile kurulduğu ancak bu vakfın yöntemince tescil edilmediği, böylece tüzel kişilik kazanmadığı anlaşılmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 102. maddesinin birinci fıkrasında vakıf kurma iradesinin ölüme bağlı tasarrufla açıklanacağı ve vakfın yerleşim yeri mahkemesinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanacağı öngörülmüştür. Maddenin üçüncü fıkrası hükmüne göre de vakıf ölüme bağlı tasarrufa dayanıyorsa ilgililerin (vakfedenin mirasçılarından birinin) veya vasiyetnameyi açan sulh hakiminin bildirimi üzerine ya da …Genel Müdürlüğünce tescil istemi için mahkemeye başvurulur. Somut olayda davaya konu edilen ve ölüme bağlı tasarruf yolu ile kurulduğu belirlenen vakfın anılan yasa maddesi uyarınca ilgililerince mahkemeye başvurulup tescilinin sağlandığı ve böylece tüzel kişilik kazandığı
konusunda dosyada yeterli ve gerekli bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bu bağlamda Dairenin geri çevirme kararı üzerine …Genel Müdürlüğünün 13.04.2007 günlü yazısında vakfın kaydına rastlanmadığı da açıkça bildirilmiştir. Bir vakıf Türk Medeni Kanununun 102. ve 104. maddeleri hükümlerinde öngörülen bir biçimde tescil edilmedikçe tüzel kişilik kazanamayacağından böyle bir vakfın yönetim kurulundan ve yöneticilerinin görevden azillerinden söz edilemez.
Yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda öncelikle mahkemece davaya konu edilen vakfın yöntemince tescil edilmiş olup olmadığı, tescil edilmiş ise vakfın yerleşim yerinin açıkça saptanması ve buna göre görülmekte olan bu görevden alma davasının yetkili mahkemede açılmış olup olmadığının denetime elverişli bir biçimde belirlenmesi davanın yetkili mahkemede açılmadığının anlaşılması durumunda -şimdiki gibi- mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi, yetkili olduğunun anlaşılması durumunda ise yukarıda açıklanan hususlar (vakfın tescil edilip tüzel kişilik kazanıp kazanmadığı) gözönünde tutularak oluşacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulması gerekir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen 500,00 YTL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 28.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.