Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2006/4374 E. 2006/4990 K. 12.06.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/4374
KARAR NO : 2006/4990
KARAR TARİHİ : 12.06.2006

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporları hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11.maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu yada kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır. Mahallinde yapılan keşif sırasında bu yönde herhangi bir tespit yapılmamış olduğu halde, bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın motopompla sulanabileceği şeklindeki yetersiz gerekçeye dayanarak sulu tarım arazilerindeki ürünler münavebeye alınarak bu arazilerde öngörülen verim miktarlarına göre değer biçilmiş ise de, sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmeden (taşınmazın üzerindeki bir su kaynağından veya yakınındaki bir dereden sulanıp sulanmadığı), sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama yada başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı hususları ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompajla sulama için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden düzenlenen bilirkişi kurulu raporlarına dayalı hüküm kurulması,
2-Yargıtay uygulamalarında özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle değerinin tespitinde münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki İlçe Tarım Müdürlüğü verilerinin esas alınması gerekmektedir. Bilirkişi kurullarının hesaplamalarında tarım müdürlüğünden getirtilmesi gereken satış fiyatları yerine ticaret odası fiyatlarını esas almış olmaları isabetli olmamaktan başka, dekar başına ortalama verim miktarı ve üretim maliyetine ilişkin olarak birisi ziraat mühendisleri odasına hitaben yazılmış diğeri ikinci bilirkişi kurulu raporuna ekli olarak dosyaya ibraz edilmiş olan ilçe tarım müdürlüğü onaylı veri cetvellerindeki rakamlar arasında da çelişkiler bulunmakta olup, mahkemece sözü edilen resmi verilerin ilçe tarım müdürlüğünden doğrudan istenip dosyaya konulması ve bilirkişi raporlarının bu verilere uygun olup olmadıklarının denetlenmemiş olması,
3-Davacı tarafça dava dilekçesinde tapu kayıt maliki …’ın ölü olduğu belirtilerek mirasçısı sıfatıyla davalı gösterilen Hüseyin, Şeref ve Mehmet Yıldırım hakkındaki davanın (…’ın sağ olması nedeniyle) pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
4-Kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın idare adına tapuya tescili davalarının niteliği gereği karar ve ilam harcının maktu tarifeler üzerinden hesaplanması ve davacı idare yararına da maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
5-Tespit edilip bankaya bloke edilen kamulaştırma bedelinin irtifak hakkıyla birlikte direk(plon) yerinin mülkiyet kamulaştırması karşılığını da kapsadığı dikkate alınmadan, bu bedelin yalnızca irtifak hakkı kamulaştırması karşılığı olduğu intibaı yaratacak biçimde karar verilmesi,
6-Mahkemece davanın niteliği özellikle yargılama sırasında tespit edilen ve taşınmaz mal sahipleri adına bankaya yatırılan kamulaştırma bedelinin hükümle birlikte hak sahiplerine ödeneceği hususu gözönünde tutularak saptanan bedel için faiz ödenmesi gerekmeyeceği de dikkate alınmadan kararın kesinleşmesine müteakip yatırılan kamulaştırma bedelinin işlemiş faiziyle ödenmesine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.