Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2019/7007 E. 2019/12701 K. 23.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/7007
KARAR NO : 2019/12701
KARAR TARİHİ : 23.09.2019

KARAR
Hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/3-a, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.080,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Elazığ 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli ve 2018/1250 esas, 2019/219 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/03/2019 tarihli ve 2019/450 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 12/12/2016 tarihli ve 2015/17580 esas, 2016/19026 karar sayılı ilâmında, “TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca, gıyapta hakaret suçunun en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, sanığın müşteki …’ün eşi olan müşteki Mitat’ın telefonuna mesaj göndererek hakaret etmesi biçimindeki eyleminde ihtilat unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyet kararı verilmesi…hükmün bozulmasına” şeklinde belirtilmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “…Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, somut olayda cezaevinde bulunan sanığın eniştesine hitaben yazdığı aynı zamanda mağdur …’a yönelik hakaret içeren ifadelerin yer aldığı pusulanın bahçede ele geçirilmesini müteakip, infaz koruma memurları … ve Mücahit İslamoğlu tarafından tutanak tutulduğu ve anılan pusulanın mağdura götürülerek gösterildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın mağdura yönelik gıyabında hakaret fiilinin en az üç kişiyle ihtilat etmediği, eyleminin yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, belirtilen nedenlerle itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır.
Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık …’ın tutuklu bulunduğu cezaevinde eniştesine hitaben yazılmış, sanık tarafından havalandırma alanına atılmış ve cezaevi yetkilileri tarafından bulunan pusula içerisinde, cezaevinde görevli mağdura yönelik hakaret içeren sözcüğün olduğu, sanığın ele geçen pusulayı resmi yollardan cezaevi idaresinin vakıf olabileceği şekilde göndermediği gibi mağdura doğrudan iletme kastının da olmadığı dolayısı ile somut olayda, gıyapta hakaret suçunun yasal unsuru olan ihtilat unsurunun oluşmadığından sanığın beraatına karar verilmesi istemli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan vaki itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğundan kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
II- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1. Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/03/2019 tarihli ve 2019/450 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2. Aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 23/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.