Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2019/17898 E. 2020/4853 K. 24.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/17898
KARAR NO : 2020/4853
KARAR TARİHİ : 24.02.2020

KARAR
Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 15/12/2018 tarihli ve 2018/48499 soruşturma, 2018/35421 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Mersin 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/02/2019 tarihli ve 2019/428 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda müştekinin, şüphelinin ‘serenege35’ kullanıcı adlı instagram adlı sosyal medya hesabından ”Erkek olarak sana hiç düşmez zekasız”, ”Zekasız diyorum ağırına gidiyor” ve ”Densiz” şeklindeki paylaşımlar ile kendisine karşı hakaret suçunun işlendiği iddiaları üzerine yaptığı şikâyet hakkında, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca instagram hesabının gizli olması sebebiyle kullanıcısının tespitinin yapılamadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, müştekinin şikâyet dilekçesinde şüphelinin ismini açık bir şekilde belirttiği, itiraz dilekçesi ekinde de şüpheli hakkında ulaştığı şüpheliye ait telefon numarası bilgisini sunduğu ancak belirtilen isimle ilgili hiçbir araştırma yapılmadığı gibi söz konusu sosyal medya hesabı ile ilgili açık kaynak araştırması yaptırılması, şüphelinin kimlik bilgilerinin tespiti durumunda savunmasının alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Olay:
Müşteki …’ın Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe marifeti ile müracaat edip instagram isimli sosyal medya hesabında bir paylaşım altına yaptığı yorum nedeniyle şüpheliye ait hesaptan kendisine hakaret edildiğinden bahisle şikayetçi olduğu, anılan sosyal medya hesabının gizli olduğuna yönelik tutanak nedeniyle şüpheliye ulaşılamadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, karara yapılan itirazın reddedildiği, bu ret kararına yönelik kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu görülmüştür.
II- Hukuksal Değerlendirme:
CMK’nın 160/1. maddesinde, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya haşlar.”, 160/2. maddesinde “Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için. emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler. 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli şüpheyi uyandıracak delil/ler bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli şüpheyi uyandıracak delil/ler bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnat edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada; müştekinin şüpheliye ait olduğu belirtilen cep telefon numarasının sahipliği ilgili kurumdan sorulmadan, isme yönelik herhangi bir araştırma ve bu suretle şüphelinin tespitine yönelik etkin bir soruşturma yapılmadan, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddedilmesi hukuka aykırıdır.
III- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Mersin 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/02/2019 tarihli ve 2019/428 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 24/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.