Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2019/17876 E. 2020/4542 K. 18.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/17876
KARAR NO : 2020/4542
KARAR TARİHİ : 18.02.2020

KARAR

Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Silivri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/12/2018 tarihli ve 2018/14047 soruşturma, 2018/7223 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Silivri Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/02/2019 tarihli ve 2019/275 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/05/2019 gün ve 2019/50139 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “Dosya kapsamına göre, müştekinin supersilivri.com isimli İnternet haber sitesinde 03/12/2017 tarihinde yayınlanan “gazeteci misin militan mısın?” başlıklı makale sebebiyle, Silivri Belediye Başkanı olan sanığın 04/12/2017 tarihli belediye meclis toplantısında yapmış olduğu konuşmasında yer alan; “Bir tane hilkat garibesi, insan ziyanlığı, sefil bir yaratık … Ahlaksız sefil bir yaratığa alet olmayın … O çektiğimi, benim arkadaşlarıma, etrafa yaptıklarını çekmeden ölmeyecek … Bugün olur, yarın olur, ben, bulacak, ama benden ama bir yerden cezasını çeki… Hele hele ben, benimle uğraşanı bırakın, onun Allah belasını verecek. Ben zaten, vermezse ben de yapacağım, ben de vereceğim …” şeklindeki sözleri ile müştekiye karşı hakaret ve tehdit suçlarını işlediği, şüpheli hakkında delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
CMK’nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” 2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye “araştırma mecburiyeti ilkesi”; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise “kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi” denilmektedir.
İncelenen somut olayda, müştekinin supersilivri.com isimli İnternet haber sitesinde 03/12/2017 tarihinde yayınlanan “gazeteci misin militan mısın?” başlıklı makale sebebiyle, Silivri Belediye Başkanı olan sanığın 04/12/2017 tarihli belediye meclis toplantısında yapmış olduğu konuşmasında yer alan; “Bir tane hilkat garibesi, insan ziyanlığı, sefil bir yaratık … Ahlaksız sefil bir yaratığa alet olmayın … O çektiğimi, benim arkadaşlarıma, etrafa yaptıklarını çekmeden ölmeyecek … Bugün olur, yarın olur, ben, bulacak, ama benden ama bir yerden cezasını çeki… Hele hele ben, benimle uğraşanı bırakın, onun Allah belasını verecek. Ben zaten, vermezse ben de yapacağım, ben de vereceğim …” şeklindeki sözleri ile müştekiye karşı hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddiasıyla müşteki şüpheliden şikayetçi olmuştur.
Şüphelinin, şikayet konusu sözleri müştekiyi kastederek ona hitaben söylediği hususunda yeterli şüphe oluşmadığından, itirazın reddine dair mercii kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 18/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.