Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2018/7181 E. 2020/149 K. 13.01.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7181
KARAR NO : 2020/149
KARAR TARİHİ : 13.01.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanık … hakkında hakaret suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle kesin nitelikte olan hüküm, suçun vasfına yönelik temyiz başvurusunda bulunulması nedeniyle incelenmiş ve suç vasfına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye aykırı olarak, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 13/01/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif) (Muhalif)

Karşı Oy

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hakaret başlıklı 125. maddesi;
“1- Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
2- Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
3- Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklanmasından, değiştirilmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
4- Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda bir oranında artırılır.
5- Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
TCK’nın 123/3-a maddesinde düzenlenen kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunda “kamu görevlisi” esası kabul edilmiş olup, yalnızca kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret edilmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Görev sırasında görevinden dolayı olmayan hakaretler ise 125. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen basit hakaret suçunu oluşturacak ve soruşturulması ve kovuşturulması da mağdurun şikayetine bağlı olacaktır.
“Görevinden dolayı” kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; yapılan kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hakim, bu nedensellik bağının bulunup bulunmadığını saptayarak, eylemin, suçun basit haline mi yoksa nitelikli haline mi uyduğunu belirleyecektir. Bu saptama yapılırken, hakaret eylemlerine muhatap olan kamu görevlisinin faile karşı doğrudan veya dolaylı görev yapması koşulu aranmayacaktır. Zira, hakaret doğrudan görevle ilgili olabileceği gibi, görevin yerine getiriliş yöntemi ya da sonuçları ile ilgili de olabilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/11/1992 gün ve 303-320 sayılı kararında da aynı esas kabul edilerek, hakaret suçunun görev dolayısıyla işlenmesinde aranacak hususun, hukuka uygun bir surette yapılan görevin hakaret nedeni oluşturmasının olduğu vurgulanmış, bir kamu görevine karşı duyulan düşmanlık nedeni ile görevi ifa eden veya etmiş olan görevliye yönelik bir hakarette de o görevle suç arasında nedensellik bağı bulunduğu kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Katılan polis memuru …’in Hükümet Konağı’nda İlçe Kaymakamı’nın resmi koruması olarak kamu görevi ifa ettiği, olay günü katılanın Hükümet Konağı’nın bahçesinde bulunduğu sırada aralarında çıkan tartışma sonucunda sanığın katılana “Seni bu kurumda tutanda kabahat, Kaymakamın kı…. yalayarak duruyorsun” şeklindeki sözlerini, müştekinin görevini yerine getiriliş şekline yönelik olarak söylediği ve hakaret içeren sözler ile mağdur tarafından ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağı bulunduğu açıktır.
Bu itibarla sanığın hakaret eylemi, kamu görevlisinin yaptığı görevin yerine getiriliş biçimi ile ilgilidir ve mağdurun ifa ettiği görev nedeniyledir. Sanığın, kamu görevlisinin yaptığı görevin yerine getiriliş biçimine yönelik olan hakaretinin, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlendiğinin kabulü gerektiği ve sanığın TCK’nın 125/3-a maddesi uyarınca cezalandırılması düşüncesiyle hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.