Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2018/7173 E. 2019/4805 K. 12.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7173
KARAR NO : 2019/4805
KARAR TARİHİ : 12.03.2019

KARAR

Hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/2 ve 43/1. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2015/563 esas, 2018/231 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/10/2018 gün ve 84547 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “ 1- 5237 sayılı Kanun’un 61/1. maddesinde yer alan“(1) Hakim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi durumunda, bu şekilde ceza tayininin gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği; somut olayda, mahkemece cezanın takdiren alt sınırdan belirlenmesine karşın, alt sınırdan niçin uzaklaşıldığına dair hiçbir gerekçe gösterilmeden sanığın 5237 sayılı Kanun’un 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1. maddesi gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek fazla ceza tayin olunmasında,
2- Hüküm kurulurken tayin olunan 5 ay hapis cezasından 5237 sayılı Kanun’un 43/1. maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım yapıldığı belirtilmesine rağmen, artırım yapılmayarak cezanın aynı şekilde 5 ay hapis cezası olarak belirlenmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/2 ve 43/1. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına 13/03/2018 tarihinde karar verildiği, katılan …’ın hükümden önce 28/10/2017 tarihinde öldüğü, CMK’nın 243. maddesine aykırı şekilde mağdurun haklarını takip etmek üzere mirasçılarına dava ihbar edilmeyip gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği, bu nedenle hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyanın, kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile katılan …’ın mirasçılarına bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 12/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.