Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2018/5219 E. 2018/14414 K. 06.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5219
KARAR NO : 2018/14414
KARAR TARİHİ : 06.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yaralama, hakaret, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) Sanık … ile temyize gelmeyen sanık …’ın kendilerine ait aracın mağdurlar tarafından işlem yapılmak üzere otoparka çekilmesi nedeniyle otoparka gittikleri, bu esnada araçlarının çekilmesi nedeniyle otoparkta görevli ve aracın çekilme işlemini yapan mağdur polis memurları ile tartışmaya başladıkları, akabinde sanık …’ın “bu arkadaşlarla görülecek hesabım var, bunun hesabını vereceksiniz..” şeklinde sözler sarf ettiği, sonrasında mağdur …’ı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı olayda, sanığın yaralama ve tehdit eylemlerinin polis memurlarının görevlerini engellemeye yönelik olduğu ve bir bütün halinde görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu, bu suretle sanık hakkında TCK’nın 265/1 ve 43/2.maddeleri uyarınca ceza tayin edilmesi gerekirken, yaralama ve tehdit suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulması,
2-) Kabule göre de; takibi şikayete bağlı olan ve TCK’nın 106/1-2. cümlesinde düzenlenen tehdit suçu nedeniyle mağdurların sanıktan şikayetçi olmadıklarını belirtmeleri karşısında, TCK’nın 73/4. maddesi uyarınca sanıktan şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-) Sanığın kendisine hakaret edildiği ve kendisinin darp edildiğine yönelik savunmaları, sanığa ait adli muayene raporu ve sanığın beyanlarını doğrular nitelikteki tanık beyanları göz önüne alındığında, olayın çıkış nedeni ile gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre yaralama ve tehdit suçları yönünden TCK’nın 29, hakaret suçu yönünden ise anılan Kanunun 129. maddelerinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan hüküm kurulması,
4-) Sanığın suçlamaları kabul etmemesi, mağdur …’in mahkeme aşamasında alınan beyanında sanığın kendisine vurmaya çalıştığına dair açık bir ifadesinin bulunmaması karşısında, CMK’nın 230/1-b maddesi gereğince hükme esas alınan deliller ile mağdur ve sanık beyanlarına neden itibar edilmediği kararda açıklanıp tartışılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yaralamaya teşebbüs suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
5-) Adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında, TCK’nın 58.maddesi uygulanmaması,
6-) Mağdur polis memurlarına karşı görevinden dolayı yaralama suçundan hüküm kurulurken uygulanan Kanun maddesinin 86/3-c yerine 86/3-a olarak yanlış gösterilmesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
7-) TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması,
Kanuna aykırı, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, hakaret suçu yönünden yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.