Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2018/4614 E. 2018/14882 K. 13.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4614
KARAR NO : 2018/14882
KARAR TARİHİ : 13.11.2018

KARAR

Hakaret ve tehdit suçlarından sanık …’un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/2 ve 106/1-2.cümle maddeleri gereğince 6 ay hapis ve 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair İzmir 14. Sulh Ceza Mahkemesinin 02/12/2013 tarihli ve 2013/550 esas, 2013/1020 sayılı kararının Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 23/01/2018 tarihli ve 2017/6730 esas ve 2018/616 sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, sanık müdafiinin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin İzmir (Kapatılan) 14. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/04/2018 tarihli ve 2013/550 esas, 2013/1020 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair mercii İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/04/2018 tarihli ve 2018/433 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/06/2018 gün ve 54494 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, müşteki … …. (…) kararın kesinleşmesinden evvel 22/01/2018 tarihinde sanık hakkındaki şikâyetinden vazgeçmesi ve sanığın da şikâyetten vazgeçmeyi kabul ettiğini beyan etmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 73/4-6 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerektiği cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın 131/1. maddesinde, “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.” hükmüne yer verildiği,
Aynı Kanun’un 73. maddesinin 4. fıkrasında ise, “Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür.” hükümleri düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasında da, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı yada soruşturma yada kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
5271 sayılı CMK’nın “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311. maddesinin (e) bendinde; “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı 11.03.2014 tarih ve 2012/3-909 esas ve 2014/121 karar sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.

Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılıcak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.” görüşlerine yer verilmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasayolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret ve tehdit suçlarından verilen hapis cezaları, Dairemizin 23/01/2018 tarih, 2017/6730 E., 2018/616 K. sayılı ilamıyla kesinleşmiştir. Sanık müdafii, İzmir Kapatılan 14. Sulh Ceza Mahkemesi’ne, 10/04/2018 havale tarihli dilekçeyle sanık ve katılan arasında imzalanmış bir de tanığın olduğu, 22/01/2018 tarihli şikayetten vazgeçme dilekçesi ve 02/04/2018 tarihli vazgeçmeyi kabul dilekçesi ibraz etmiştir. Bu vazgeçme bildirimi adli bir makama yapılmamıştır. Sanık müdafii hükmün kesinleşme tarihi olan 23/01/2018 tarihinden yaklaşık 2,5 ay sonra bu dilekçeyi mahkemeye ibraz ederek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. İzmir Kapatılan 14. Sulh Ceza Mahkemesi 10/04/2018 tarih, 2013/550 E., 2013/1020 K. Sayılı kararıyla şikayetten vazgeçme bildiriminin yetkili makama yapılmadığı, dilekçenin hükümlerin kesinleşme tarihinden sonra mahkemeye ibraz edildiği, yargılamanın yenilenmesi şartları gerçekleşmediğinden yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar vermiştir. İtiraz mercii de bu talebin reddine yönelik itirazın reddine karar vermiştir.
Katılan tarafından hükmün kesinleşme tarihinden bir gün önce imzalandığı iddia edilen şikayetten vazgeçme bildirimi herhangi bir mahkemeye yapılmayıp, hakim tarafından yapılmış bir kimlik tespiti ve havalesi de bulunmamaktadır. Bu şekilde yapılan bir şikayetten vazgeçme bildiriminin hukuken geçerliliği bulunmamaktadır. Üstelik katılan tarafından imzalandığı iddia edilen vazgeçme dilekçesi kesinleşme tarihinden yaklaşık 2,5 ay sonra sanık müdafii tarafından mahkemesine bildirilmiştir.
Bu nedenlerle, bu şekildeki bir vazgeçme bildirimi, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, yeni delil niteliğinde değildir. Buna göre, söz konusu itirazın reddine ilişkin kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 13/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.