YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4609
KARAR NO : 2019/581
KARAR TARİHİ : 08.01.2019
KARAR
Hakaret suçundan sanık …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/4, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.740,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/10/2017 tarihli ve 2015/431 esas, 2017/462 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 11/06/2018 gün ve 49634 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; sanık …’un, 01/11/2017 tarihinde istinaf başvurusuna ilişkin dilekçesinde; “hakkımda ilk verilen mütalaada kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılmam talep edilmiştir. 3. duruşmada mütalaa değiştirildi. Yapmış olduğum araştırmada katılan Yaşar’ın vekili Av. … ile heyet üyelerinden …’in akraba olduklarını öğrendim. Bu nedenle verilen kararı adil bulmuyorum. Adil yargılandığımı düşünmüyorum.” şeklinde beyanlarının olduğu, üye hakim … ile katılan … vekili Av. …’in öz amca çocukları olduklarının anlaşıldığı, sanığın mahkeme heyeti üyesi …’in, katılan vekili Av…. ile akraba olduklarını bu itibarla verilen kararı adil bulmadığını ve adil yargılanmadığını belirtmek suretiyle üye hakim … ile ilgili olarak tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir sebep bildirerek reddi hakim talebinin de bulunduğu, bu sebeple 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 25/1-2. maddesinde öngörülen hakimin reddine ilişkin usuli işlemlerin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.( Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Hâkimin reddi sebepleri ve ret isteminde bulunabilecekler” kenar başlıklı 24. maddesi;
“(1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir.
(2) Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya vekili, hâkimin reddi isteminde bulunabilirler.
(3) Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme katılacak hâkimlerin isimleri kendisine bildirilir.”,
Aynı Kanunun “Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddi isteminin süresi” kenar başlıklı 25. maddesi;
“(1) Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hâkimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu başlayıncaya; duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir.
(2) Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması şarttır.”,
Kanunun “Ret isteminin usulü” kenar başlıklı 26. maddesi;
“(1) Hâkimin reddi, mensup olduğu mahkemeye verilecek dilekçeyle veya bu hususta zabıt kâtibine bir tutanak düzenlenmesi için başvurulması suretiyle yapılır.
(2) Ret isteminde bulunan, öğrendiği ret sebeplerinin tümünü bir defada açıklamak ve süresi içinde olguları ile birlikte ortaya koymakla yükümlüdür.
(3) Reddi istenen hâkim, ret sebepleri hakkındaki görüşlerini yazılı olarak bildirir.”
Kanunun “Ret isteminin geri çevrilmesi” kenar başlıklı 31. maddesi ise;
“(1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi istemini aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
c) Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) Bu konudaki kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.” şeklinde düzenlemeler içermektedir.
Somut olayda; sanığın yargılandığı Aydın 1.Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin üyesi hakim …’in, yargılamaya konu olayın mağduru …’ın vekili Av. …’in dördüncü dereceden akrabası olduğu, bu hususun istinaf incelemesi sırasında sanık tarafından belirtildiği, mağdur vekili Av….’in ise istinaf yargılaması aşamasında sanığın iddiasını doğruladığı, ancak bu durumun, hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek hallerden olup olmadığına dair dosya kapsamında somut bir olguya rastlanılmadığı, sanık tarafından hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir olgunun ortaya konması halinde CMK’nın 311. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebileceği değerlendirildiğinden kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 08/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.