Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2018/3513 E. 2019/498 K. 08.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3513
KARAR NO : 2019/498
KARAR TARİHİ : 08.01.2019

KARAR

Hakaret suçundan sanık …’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1-4, 62 ve 52. maddeleri gereğince 1.740,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Fatsa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08/11/2017 tarihli ve 2016/695 esas, 2017/236 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 24/04/2018 gün ve 33926 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/02/2009 tarihli ve 2008/11-250 esas, 2009/13 sayılı kararında yer alan, “kesinleşmiş hükümlerde, 647 sayılı Yasa’nın 4 ve 6 veya 5271 sayılı Yasa’nın 50 ya da 51. maddelerinin uygulanıp, uygulanmamasının…, eski yasa döneminde işlenip, adli sicilden silinme koşulları oluşmuş olan mahkûmiyetler ile ertelenmiş ve vaki olmamış sayılmasına karar verilen mahkûmiyetlerin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal engel oluşturmayacağı” şeklindeki açıklama karşısında, sanığın adlî sicil kaydında görünen Fatsa Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24/05/2001 tarihli ve 2000/412 esas, 2001/219 sayılı kararı ile hükmedilmiş olan erteli cezanın esasen vâki olmamış sayılmasına ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı tartışılmadan, kasıtlı suçtan mahkûm olduğu gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
– Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması.
– Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
– Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
– Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,
– Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı sübjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”’ müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan adlî para cezası verildiği, adli sicil kaydı incelendiğinde, 24/05/2001 tarihli adli para cezasına ilişkin 647 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre ertelenen adli para cezasına ilişkin ilamının bulunduğu, karar tarihinden itibaren 5 yıllık denetim süresi geçtiği için 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi gereğince bu ilama ilişkin olarak esasen vaki olmamış sayılma koşullarının oluştuğu, sanığın başka da sabıkasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, adli sicil kaydındaki ilamın esasen vaki olmamış olmasına karşın bu sabıka nedeniyle yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşmadığı biçimindeki kanuni olmayan ve yetersiz gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık … hakkında Fatsa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08/11/2017 tarihli ve 2016/695 esas, 2017/236 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 08/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.