Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2018/1007 E. 2019/10948 K. 19.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1007
KARAR NO : 2019/10948
KARAR TARİHİ : 19.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Konut dokunulmazlığını ihlal
HÜKÜM : Düşme

KARAR

Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Şikayet ile kamu davasına katılma, birbiriyle ilişkili, ancak farklı kavramlardır. Şikayet TCK’nın 73. maddesinden yola çıkıldığında, kamu adına takibi mümkün olmayan suçlar bakımından bir soruşturma ve kovuşturma şartı olup, fiile ilişkin ve kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Dolayısıyla kural olarak mirasçılara intikal etmez. (istisnası TCK’nın 131/2. maddesinde kabul edilmiştir). Takibi şikayete bağlı suçlar yönüyle, eksikliği soruşturmaya (bu nedenle de olası bir kovuşturmaya) engeldir. Katılma ise (CMK 237 vd), suçtan (doğrudan doğruya) zarar gören, mağdur veya malen sorumlunun ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirmeleri suretiyle, Cumhuriyet Savcısı’nın yanında ancak ondan bağımsız olarak bireysel iddia makamını işgal etmelerini ifade eder. Kanuna göre katılma ancak kovuşturma evresinde mümkün olup, muhattabına davaya ilişkin çeşitli hak ve yollar tanımaktadır. Katılma hakkının kullanılmaması, şikayeti ortadan kaldırmamakta ancak yargılama sürecine ilişkin bazı hak ve yetkilerini kullanılamamasına neden olmaktadır. Örneğin CMK’nın “mağdur ile şikayetçinin hakları” başlıklı 234. maddesindeki düzenlemelere göre, şikayetçi davaya katılmasa da tanıkların davetini isteme hakkında sahip olmasına karşın, davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma hakkı davaya katılmış olma koşuluna bağlıdır.
Katılma hakkından vazgeçmek ve katıldıktan sonra bu hakkın geri alınması da mümkündür. Yukarıda da belirtildiği üzere şikayet ile katılma farklı olduklarından, aksinin talep edildiği anlaşılmıyorsa, katılma hakkından vazgeçme şikayet hakkını düşürmez. Ancak şikayete bağlı suçlar açısından, katılmayla birlikte şikayet de geri alınmış ise kovuşturma şartı kalmayacağı için, kamu davası da sona erer. Şikayet hakkı geri alınmamış ise dava devam eder (ONURSAL Sami, Kamu Davasına Müdahale, İstanbul, 1968’den aktaran CENTEL Nur/ZAFER Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, 2010, s. 810)
CMK’nın 243. maddesinde yer alan “Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.” şeklindeki düzenleme ise; katılma kararından sonraki bir süreçte katılanın şikayetinden vazgeçmesi veya ölmesi halinde katılmanın hükümsüz kalacağına ilişkindir. Ayrıca mirasçıların da katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilecekleri öngörülmüştür. Görüldüğü üzere bu düzenlemeyle şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olan şikayet hakkının ölümle sona ermeyeceği, ancak şikayetçinin ölüm halinin katılma kararını hükümsüz hale getireceği ifade edilmektedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, inceleme konusu somut olayda, müşteki …’nun kollukta vermiş olduğu ifadesinde, sanık …’ndan şikayetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini beyan etmiştir. Suçtan zarar gören müşteki …’nun vefat etmeden önce özgür iradesi ile ortaya koyduğu şikayetçi olduğuna ve uzlaşmak istemediğine ilişkin beyanı hukuken geçerli olup, ölüm nedeniyle yok hükmünde sayılamayacağı gibi ayrıca mirasçılarına yönelik uzlaşma girişiminde bulunulması da gerekmemektedir. TCK’nın 131/2. maddesindeki düzenlemenin somut olayda uygulanma yeri olmadığı gibi, CMK’nın 243. maddesindeki husus da katılmaya ilişkindir. CMK’nın 243. maddesine göre ölüm halinde katılma hükümsüz kalacaktır. Bu durumun şahsa sıkı sıkıya bağlı olan ve ifade edildiği tarihte hukuki sonuç doğuran şikayet hakkını hükümsüz hale getirmeyeceği gözetilmeden anılan Kanun maddesi yanlış yorumlanarak, sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan müştekinin mirasçısı ile sanık arasında uzlaşmanın sağlandığı belirtilerek yazılı biçimde davanın düşürülmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.