YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/986
KARAR NO : 2017/3384
KARAR TARİHİ : 28.03.2017
KARAR
Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan sanık … hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına ilişkin Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 17/05/2016 tarihli ve 2016/37 esas, 2016/139 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/01/2017 gün ve 2887 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, Van Barosunda kayıtlı avukat olan sanığın, 22/10/2013 tarihinde, Hizan Kadastro Mahkemesinin 2006/537 esas sayılı dosyasında verilen gerekçeli karardan bir suret istediği halde, kendisine suret vermeyen mahkeme katibi müşteki …’a hitaben “siz bir tebligat yapmasını, tebligatın yapılıp yapılmadığını bile bilmiyorsunuz, ben bir katiple mi muhatap olacağım, katip kimdir ” şeklinde sözler söylediği anlaşıldığından, mevcut delillerin son soruşturmanın açılması için yeterli olduğu, delillerin takdir ve değerlendirilmesinin de son soruşturma aşamasında davayı görecek olan mahkemesine ait bulunduğu gözetilmeden, sanığın sarf ettiği sözlerin kaba sözler niteliğinde olduğu ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “ Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri, kaba söz veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık avukatın Hizan Kadastro Mahkemesi’nin bir dosyasında gerekçeli kararı istediği, vermeyen mahkeme katibi olan müştekiye hitaben müştekiye hitaben “siz bir tebligat yapmasını, tebligatın yapılıp yapılmadığını bile bilmiyorsunuz, ben bir katiple mi muhatap olacağım, katip kimdir ” şeklinde şeklindeki sözleri nedeniyle, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği gerekçesiyle düzenlenen iddianame sonrasında Muş Ağır Ceza Mahkemesince, sözlerin kaba söz niteliğinde olup, hakaret suçunun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Sanığın söylediği, kaba söz niteliğindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, anılan kararın kanun yararına bozulmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 28/03/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.