YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/3812
KARAR NO : 2019/7978
KARAR TARİHİ : 30.04.2019
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret, yaralama, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, ceza verilmesine yer olmadığı
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre ve yapılan incelemede;
1- Katılan sanık … hakkında hakaret suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Katılan sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin katılan sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Katılan sanık hakaret suçunu aleni bir yer olan sokakta işlemesine rağmen, TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanmamış ise de aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesinin, infaz evresinde re’sen gözetilebileceği,
2- Sanık … hakkında yaralama suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığı kararının da usul ve kanuna uygun bulunduğu,
Anlaşıldığından, katılan sanık …’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
3- Katılan sanık … hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve tehdit sanık … hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kurulan hükümlerin temyizinde ise; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun’un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, katılan-sanık …’ın belinden çıkardığı çakıyı …’a doğrultarak kaçması akabinde vurularak yere düştüğü esnada yanına gelen katılan ve müştekilere hitaben “beni vurdunuz, ben de sizin ananızı avradınızı sinkaf edeceğim, sizi öldüreceğim, sizi köyden çıkartmayacağım” dediği şeklinde gerçekleşen eylemlerinin bir bütün halinde TCK’nın 265/1. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu ve bir kez mahkumiyetine karar verilerek cezasından TCK’nın 43. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği halde tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçundan ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi,
Sanık …’ın yol üzerinde beklemekte olan jandarma görevlilerinden müşteki …’a hitaben “ben yaşadığım sürece seni yaşatmayacağım, seni öldüreceğim, ananı sinkaf edeceğim” ardından biraz ileride bekleyen müştekilere hitaben “sizi öldüreceğim, ananızı avradınızı sinkaf edeceğim” demek suretiyle hakaret ve tehditte bulunduğunun anlaşılması ve aynı olayın devamı kapsamında aynı yer ve zaman dilimi içerisinde gerçekleştirilen hakaret ve tehdit suçlarının, hukuken tek bir fiille işlenmesi karşısında sanık hakkında, TCK’nın 125/3-a ve 106/1. cümle maddeleri uyarınca tek ceza verilip, verilen cezaların aynı Kanun’un 43. maddesi uyarınca arttırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık … ve sanık …’ın temyiz nedenleri ile tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.