Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2017/2585 E. 2019/4827 K. 12.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/2585
KARAR NO : 2019/4827
KARAR TARİHİ : 12.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, tehdit, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre; sanığın yokluğunda verilen gerekçeli kararın sanığın adres kayıt sistemindeki adresine öncelikle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliği, mümkün olmaması durumunda aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle temyizin süresinde olduğu belirlenerek, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
A) Sanık …’e yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanun’a uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanıın kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesinin infaz evresinde re’sen gözetilebileceği,
Anlaşıldığından sanık …’in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
B) Sanığa yükletilen tehdit ve hakaret suçlarından kurulan hükümlerin temyizinde ise; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hakaret tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun’un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın katılan … ve …’ya sinkaflı sözlerle hakarette bulunduktan sonra kamu görevlileri olan polislere hitaben de hakaret etmesi biçimindeki eylemlerinin, aynı kasıt altında ve kısa aralıklarla her iki müştekiye karşı işlenen tek bir hakaret suçunu oluşturduğu ve hakaret suçundan bir kez mahkumiyetine karar verilerek cezasından TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, iki kez mahkumiyetine karar verilmesi katılanlara hakaretin ayrı suç olarak kabulü halinde eylemin tehdit suçu ile birlikte işlenmesi nedeniyle suç tarihinde yapılan uzlaşma işlemleri geçersiz olduğundan sanığa katılanlara yönelik hakaret suçu yönünden uzlaşma teklifinde bulunulması,
3- Tehdit suçunun görevi yaptırmamak için direnme suçu ile birlikte işlenip işlenmediğinin tartışılmaması,
4- Katılanlara tehdit suçunun görevi yaptırmamak için direnme suçu ile birlikte işlenmediğinin kabulü halinde, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik CMK’nın 253/1. madde hükmü uyarınca, TCK’nın 106/1. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen tehdit suçu uzlaşma kapsamına alındığından, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca usulünce uzlaştırma işlemleri yerine getirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, tehdit suçundan kurulan hükmün başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken aleyhe temyiz olmadığından, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.