Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/7836 E. 2017/14281 K. 04.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/7836
KARAR NO : 2017/14281
KARAR TARİHİ : 04.12.2017

MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : …
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/1 maddesinin birinci fıkrasına eklenen (c) bendi uyarınca, üst sınırı üç yılı geçmeyen atılı suçun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; anılan Kanunun 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, başka yönleri incelenmeksizin, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04/12/2017 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Olgu: Bakırköy 5. Çocuk Mahkemesi 04/12/2013 gün 2012/185 esas ve 2013/867 sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk Abddullatif Koluş hakkında görevi yaptırmamak için direnmek ve hakaret suçlarından TCK 265/1, 265/4, 31/3, 62, 50/1-a, 52 maddeleri uyarınca 3000 tl ve TCK 125/3-a, 43/2, 125/4, 31/3, 62, 50/1-a, 52 maddeleri uyarınca 6000 tl adli para cezasına hükmetmiştir.
Karar süresi içerisinde suça sürüklenen çocuk müdafiisi avukat … tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 04/04/2016 tarih ve 2014/116778 sayılı tebliğname ile hükümlerin onanmasını talep etmiştir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 04/12/2017 tarih ve 2017/14281 sayılı kararı ile 6763 sayılı Yasanın 34 maddesi ile değişik CMK 253/1-c, 254 maddeleri uyarınca hükümlerin oyçokluğu ile bozulmasına karar vermiştir.
Olay : Suça sürüklenen çocuk 25/11/2011 günü önleyici hizmet büro amirliğinde görevli polis memurlarının kendisini durdurup kontrol yapmak istediklerinde, üzerinde taşıdığı jileti çıkartıp polis memurlarına sokak üzerinde sinkaflı sözlerle hakaret ettiği ve polis memuru …’a jileti sallamak suretiyle cebirde bulunduğu, olay yerinden kaçtığı ve birkaç gün sonra yakalandığı mahkeme tarafından kabul edilmiştir.
Yüksek 18. Ceza Dairesinin bozma kararına katılmıyorum.
Nedenler: Nitelikli memura direnme suçunda TCK 265/1-4 maddelerinde öngörülen cezanın üst sınırı 3 yıl hapis cezasını aştığını gözetmemek suretiyle, uzlaşma hükümlerinin uygulanması için bozma kararı verilmesine muhalifim.
Uzlaşma kurumu 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasanın 73, 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254 maddelerinde düzenlenmiş. 03/07/2005 tarihinde 5395 sayılı çocuk koruma kanunun 24. maddesi uyarınca kapsam genişletilmiş. 06/12/2006 tarihli 5560 sayılı yasa ile 5237 sayılı yasanın 73, 5271 sayılı yasanın 253 ve 254, 5395 sayılı yasanın 24 maddelerinde değişiklikler yapılmış, çocuklar ile reşit kişilerin durumları arasında paralellik sağlanmıştır. Daha sonra 26/06/2009 tarih ve 5918 sayılı yasanın 8. maddesi ile 5271 sayılı Kanun 253. maddesinde değişiklik yapılarak uzlaşma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür. 24/11/2016 tarihli 6763 sayılı Yasanın 34. maddesi ile CMK 253. maddenin c fıkrası değişikliğe uğramış ve yapılan düzenleme ile “ mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar” açısından da uzlaşma imkanı getirilmiştir. Yine aynı düzenlemede TCK 106/1, 141, 157 maddelerinde düzenlenen suçlarda uzlaşma kapsamına alınmıştır.
Uzlaşmanın biçimi itibariyle bir ceza yargılaması müessesi olduğu açık ise de sonuçları itibariyle maddi ceza hukuku kuralı niteliği taşıdığı ceza genel kurulunun 06/11/2007 gün ve 2007/6-212-229 sayılı kararında açıkça belirtilmiştir.
Cocuklar açısından uzlaşma kurumunun kapsamının daha geniş biçimde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu bazen bazı fiiller suç olarak belirlenmekle birlikte bu fiiller açısından suçların nitelikli halini – netice sebebiyle ağılaşmış suç tiplerine yer verilmemiş, başka bir anlatımla suçun yalnızca temel şekli düzenlemekle yetinilmiştir. “ örneğin TCK 175,176, 177, 180, 183, 225, 263 vb.”
Ancak bazı suç tipleri için ise suçun temel şekline yer verildikten sonra suçun nitelikli hallerine – netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara yer verilmiştir. Netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar suçun temel şeklinin düzenlendiği maddede öngörülebildiği “ TCK 102/5-6, 103/5-6 “ gibi ayrı maddelerde de hükme bağlanmış olabilmektedir. “ TCK 87, 95”
5237 sayılı Türk Ceza Yasasında suçun nitelikli hallerinin; bazı suçlarda suçun temel şeklinin düzenlendiği maddede “ TCK 85/2, 86/3, 89/2-4, 102/2-3, 103/2-4, 109/2-3” düzenlendiği, bazen de suçun temel şeklinin düzenlendiği madde dışında başka bir madde de ayrıca düzenlendiği “ TCK 82, 137, 142, 149, 152, 158” görülmektedir. Bazı suçlar için nitelikli hallerin hem suçun temel şeklinin düzenlendiği maddede hem de ayrı bir maddede öngörülmüş olduğu hallerde vardır. “TCK 116/4, 119”
Yine bazı maddelerde suçun nitelikli halleri için müstakil bir ceza öngörülmüş iken “ TCK 82, 85/2, 94/2-3, 102/2, 103/2, 106/2, 109/2 “ bazı maddelerde suçun temel şekli için belirlenen cezanın belli oranlarda arttırılması biçiminde “ TCK 86/3, 102/3, 103/3-4, 109/3” düzenleme yapıldığı görülmektedir.
Yine bazı maddelerde suçun nitelikli halleri için hem mustakil ceza öngörüldüğü “ TCK 102/2, 103/2, 109/2” hem de cezanın belirli bir oranda arttırılması esasının kabul edildiği “ TCK 102/3, 103/3-4, 109/4” anlaşılmaktadır.
Görevi yaptırmamak için direnme suçu 5237 sayılı TCK’nın 265 maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında suçun temel şekli, devamı fıkralarında ise suçun nitelikli halleri düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de 2,3,4 fıkralarında suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikler olduğu açıklanmıştır.
Suçun basit şeklinin düzenlendiği 1. fıkrada 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Suçun nitelikli halinin düzenlendiği 2. fıkrasında 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken 3. fıkrasında önceki fıkralarda belirtilen suçun kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza 3/1 oranında arttırılacağı ,yine suçun silahla ya da var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezasının yarı oranında arttırılacağı öngörülmüştür.
Suça sürüklenen çocuğun eylemi TCK 265/1-4 maddeleri kapsamındadır. Yerel Mahkeme ve Yargıtay 18 Ceza Dairesi eylemi bu şekilde nitelendirmiştir.
Türk Ceza Yasasında suçun nitelikli halleri için bazı maddelerde mustakil ceza belirlenmesi, bazı maddelerde ise cezanın belirli oranda arttırılması esasının kabulü sistematik gözükmese de, bu tür düzenleme tercihi yasa koyucunun takdiridir.
Ancak, bazı maddelerde suçun basit şekline göre mustakil ceza belirlenmesi, bazı maddelerde cezanın belirli bir oranda arttırılması esasının kabulü, hatta bazı suçun nitelikli halleri için hem mustakil ceza tayinin hem de cezanın belirli oranda arttırılması ilkesinin benimsenmesi, bu fiillerin suçun nitelikli halleri olarak düzenlendiği gerçeğini değiştirmemektedir. Bu gerçek yasalarda aksi öngörülmedikçe suçun nitelikli halleri yönünden bazı kural ve kurumların uygulanması konusunda farklılık – ayrım yaratılmasına izin vermez. Dolayısıyla bazı kural ve kurumların yasalarda aksi öngörülmedikçe “ mustakil ceza öngörülmesi veya cezanın belirli bir oranda arttırılması hususu ayrımı konusunda” suçların nitelikli halleri için aynı ve eşit biçimde uygulanması gerekmektedir.
5237 sayılı yasanın cezanın belirlenmesi başlığını taşıyan 61/4 fıkrasında bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce arttırım sonra indirim yapılır. Denilmesine mütakip TCK 66/3 fıkrasında dava zamanaşımının belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibariyle suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de gözönünde bulundurulur hükmü öngörülmüştür. 5235 sayılı yasanın 14. maddesinde mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlatıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre mahkemelerin görevlerinin saptanmasında suçun nitelikli hallerinin nazara alınması gerekmektedir.
Genel kabul, suçun uzlaşma kapsamında kalıp kalmadığı hususunda suçun temel şekli ile nitelikli hali arasında öngörülen ceza yönünden farklılık var ise uzalşamaya tabi olma yönünden de farklı hükümlere tabi olduğudur. Başka bir ifade ile suçun nitelikli halleri açısından ayrım yapılmakta suçun uzlaşma kapsamında olup olmadığını suçun basit haline göre mustakil bir ceza öngörülen suçun nitelikli halleri için belirlenen ceza miktarına göre tayini gerekir, cezanın belirli oranda arttırılması öngörülen suçun nitelikli hallerini uzlaşma kapsamının belirlenmesinde dikkate almak gerekir.
Suçun uzlaşma kapsamında kalıp kalmadığı hususunda suçun nitelikli halleri yönünden ayrım yapan bir hüküm bulunmaması nedeniyle, suçun uzlaşma kapsamı içinde kalıp kalmadığı, suçun nitelikli halleri için mustakil ceza öngörülüp öngörülmediği nazara alınmaksızın suçun nitelikli halinin düzenlendiği madde ve maddelerde öngörülen ceza miktarı dikkate alınarak saptanmalıdır.
Aksi durum bazı kurumların ve kuralların suçun nitelikli hallerinin mustakil ceza öngörülenleri yönünden uygulaması, cezanın arttırılması esasının benimsendiği haller için ise tatbik edilmemesi sonucunu yaratır. Mahiyeti ve niteliği açısından fark bulunmayan suçun nitelikli halleri yönünden ayrım yapılması, yasal düzenlemeye aykırıdır ve suçun nitelikli halleri acısından eşitsizlik yaratacak niteliktedir.
Suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanması istenen ve suçun nitelikli halinin düzenlendiği maddenin 4. fıkrasında öngörülen hapis cezasının üst sınırı 3 yıl hapis cezasından fazladır. “TCK 265/1-4” Bu ceza miktarı suça sürüklenen çocuklar yönünden suçu uzlaşma kapsamından çıkarmaktadır.
Yasa koyucunun tercihi benzer konularda farklı bir uygulamaya yol açmamalıdır. Bağımsız yaptırım öngören nitelikli haller yönünden, uzlaşma açısından nitelikli halin cezanın üst sınırı dikkate alınıp, arttırım öngören maddelerde ise bu arttırımın nazara alınmaması, suçun temel şeklinin cezasının nazara alınması eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açabilecektir.
Bu nedenle nitelikli haller açısından yasa koyucunun tercih ettiği yaptırım sistemi nazara alınmaksızın ister bağımsız bir yaptırım öngörülmüş olsun, isterse belirli bir oran dahilinde arttım yöntemi tercih edilmiş olsun, uzlaşma hükümlerinin uygulanmasında tüm nitelikli haller dikkate alınarak uygulama yapılmalıdır.
Sonuç: Bu açıklamalar ışığında mahkemenin ve Yargıtay 18. Ceza Dairesinin kabul ettiği somut olay değerlendirildiğinde;
a) Suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanması istenen ve sabit kabul edilen direnme eyleminin silahlı olarak işlenmesi nedeniyle TCK 265/1-4 maddeleri uyarınca arttırılmalı cezanın 3 yılın üstünde bir hapis cezasını öngörmesi nedeniyle, silahlı direnme suçundan suça sürüklenen çocuk hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağını düşüncesi ile, silahlı direnme suçunun onanmasına,
b) Hakaret suçundan ise TCK 65/5 maddesi uyarınca TCK 43 maddesini TCK 125/4 maddesinden önce uygulanmak suretiyle uygulama hatası yapılmış ise de sonuç ceza 1 yıl 5 ay 15 gün olduğu için hakaret suçununda onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.
Gereği bilgilerinize arz olunur.