Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/18981 E. 2017/1838 K. 20.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/18981
KARAR NO : 2017/1838
KARAR TARİHİ : 20.02.2017

Hakaret suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/3-a, 125/4, 43/2 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.360,00 TL. ve 9.120,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesinin 08/09/2015 tarihli ve 2014/91 esas, 2015/175 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19/12/2016 gün ve 398654 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “ Dosya kapsamına göre,
1- İnceleme konusu somut olayda; olay günü müştekilerin köy kahvehanesinde düzenleyecekleri şenlik hakkında konuştukları sırada, sanığın kahveye gelerek muhtar müşteki … ile birlikte tüm müştekilere hakaret ettikten sonra muhtarın sanığı dışarı çıkarmasını müteakip sanığın muhtara yeniden hakarette bulunup ardından yine orada bulunan köylülere hakaret ettiği ve bu nedenle de hakaret eylemlerinden dolayı sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 125/3-a maddesinden temel ceza belirlendikten sonra anılan Kanun’un 43/2 ve 43/1. maddelerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, iki ayrı hüküm kurulmuş olunmasında,
2- Mahkemenin kabulüne göre, ayrı bir hüküm olarak Türk Ceza Kanunu’nun 125/3-a maddesinden verilen mahkumiyet kararında da, anılan Kanun’un 125/4. maddesinden artırım yapılırken 1/6 oranında artırım yapılması gerekirken, 1/4 oranında artırım yapılarak fazla ceza tayininde,
3- Türk Ceza Kanunu’nun 125/4. maddesinde, “Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.” hükmünün yer alması karşısında; somut olayda 5237 sayılı Kanun’un 125/1. maddesi gereğince hükmedilen 90 gün adli para cezasının, aynı Kanun’un 125/4. maddesi gereğince 1/6 oranında artırılarak, 105 gün adli para cezası yerine, sehven 1/4 oranında artırılması sonucunda, 112 gün adli para cezasına hükmedilmesi ve bu hatayı takiben 43/2 ve 52/2. maddeler uyarınca yapılan indirim ve paraya çevirme işlemleri neticesinde de sonuç olarak 3.140,00 TL yerine, 3.360,00 Türk lirası adli para cezasına hükmedilerek fazla ceza tayininde,” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnaları olarak, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44. maddelerine yer verilmiştir. Aynı nev’iden fikri içtima halinde, fiil yani hareket hukuksal anlamda tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Bu durumda hareket tek olduğu için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza mağdur sayısı fazla olduğu için, TCK’nın 43/1. maddesine göre artırılacaktır. (Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 tarih ve 15/491-219 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.) Ayrıca bu mağdurlara veya mağdurlardan birine karşı aynı suç işleme kararının icrası kapsamında, aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi durumunda cezanın TCK’nın 43/1 maddesi uyarınca artırılması gerekecektir.
İnceleme konusu somut olayda; olay günü müştekilerin köy kahvehanesinde düzenleyecekleri şenlik hakkında konuştukları sırada, sanığın kahveye gelerek muhtar müşteki … ile birlikte tüm müştekilere hakaret ettikten sonra muhtarın sanığı dışarı çıkarmasını müteakip sanığın muhtara yeniden hakarette bulunup ardından yine orada bulunan köylülere hakaret ettiği ve bu nedenle de hakaret eylemlerinden dolayı sanık hakkında TCK’nın 125/3-a maddesinden temel ceza belirlendikten sonra TCK’nın 43/2 ve 43/1. maddelerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, iki ayrı hüküm kurulmuş olmasının hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca, TCK’nın 125/4.maddesinde; “Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.” hükmü bulunmaktadır.
Yerel Mahkemece hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararlarında da, TCK’nın 125/4 maddesinden artırım yapılırken 1/6 oranında artırım yapılması gerekirken 1/4 oranında artırım yapılarak fazla ceza tayini de hukuka aykırı bulunmuştur.
Ancak, bu aykırılıklar açısından değerlendirme yapıldığında yeni hüküm kurulduğu takdirde, yerel Mahkemece yapılan uygulama da göz önüne alındığında, sanığın, TCK’nın 125/3-a. maddesi uyarınca, maddede düzenlenen seçimlik cezalardan tercihen adli para cezası seçilerek, 365 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, TCK’nın 125/4.maddesi uyarınca hakaret suçunun alenen işlenmiş olması nedeniyle 1/6 oranında artırım yapılarak sanığın 425 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCK’nın 43/2.maddesi uyarınca, sanığın tek bir eylemle birden fazla kişiye karşı hakaret suçunu işlediği anlaşılmakla 1/2 oranında artırım yapılarak sanığın 637 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, yerel Mahkemece yapılan uygulama dikkate alınarak sanık hakkında takdiren TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, gün üzerinden belirlenen adli para cezasının, TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca günlüğü takdiren 20 TL’den paraya çevrilerek, sanığın 12.740,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği, Mahkemece sanık hakkında hakaret suçundan verilen adli para cezalarının toplam olarak 12.480 TL tutarında olduğu, CMK’nın 309.maddesi uyarınca kanun yararına bozma aşamasında sanık aleyhine bozma yasağının bulunduğu anlaşılmakla, aleyhe sonuç doğurmamak üzere yerel Mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Sanık … hakkında hakaret suçundan… Asliye Ceza Mahkemesinin 08/09/2015 tarihli ve 2014/91 esas, 2015/175 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA,
2- CMK’nın 309/4-b maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 20.02.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.