Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/17517 E. 2019/1606 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/17517
KARAR NO : 2019/1606
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Göçmen kaçakçılığı, resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanıklar … ve … hakkında göçmen kaçakçılığı suçundan kurulan hükümlerin temyizinde;
Sanıklara yükletilen göçmen kaçakçılığı eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Temel cezanın belirlenmesinde, suçun işleniş biçimi, failin kasta dayalı kusurunun yoğunluğu, olayın meydana geliş şekliyle göçmen sayısı dikkate alınarak teşdiden uygulama yapılması gerekirken alt hadden ceza tayin edilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda ve TCK’nın 53/1-c maddesinin de Kanunda öngörülen biçimde, infaz evresinde resen uygulanabileceği,
Anlaşıldığından sanık …, sanık … müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2- Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün temyizinde;
Sanığa yükletilen resmi belgede sahtecilik eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda ve TCK’nın 53/1-c maddesinin de Kanunda öngörülen biçimde, infaz evresinde resen uygulanabileceği, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkumiyeti bulunan sanık hakkında, yerinde olmayan gerekçeyle TCK’nın 51. maddesi uygulanmış ve adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında, TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak;
Mahkum olduğu kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca belirlenen denetim süresinin mahkum olunan ceza süresinden az olamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık …’nun temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu husus, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası hükümden “Sanığın takdiren 1 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına” ibaresinin çıkartılıp yerine “Hapis cezası ertelenen sanık hakkında 1 yıl 8 ay denetim süresi belirlenmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanık … hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükmün temyizinde ise;
5237 sayılı TCK’ nın 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için sanığın öncelikle bir suç işleyip kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerekeceği, somut olayda, sanığın “…kolluk görevlilerine kendimi … olarak tanıtmadım onlar kimliğe göre bana … olarak hitap edince ben gerçek adımı … olarak söyledim…” şeklindeki savunması, bütün adli işlemlerin sanığın gerçek kimlik bilgileriyle yapılmış olması, sanığın gerçeğe aykırı bir tutanağın düzenlenmesine sebebiyet vermediği gibi, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, üzerinde bulunan ehliyetin adına düzenlendiği ve akrabası olduğunu beyan ettiği …’ı işlemediği bir suçun faili olarak göstermeyerek kendi iradasi ile kolluk personeline gerçek kimliğini açıkladığının anlaşılması karşısında, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun yasal unsurları oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre ise;
a) Adli sicil kaydındaki hükümlülüğü nedeniyle koşulları bulunmasına karşın, sanığın cezasının TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmemesi,
b) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkumiyeti bulunan sanık hakkında, yerinde olmayan gerekçeyle TCK’nın 51. maddesinin uygulanması,
c) Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 53/4. maddesi uyarınca aynı maddenin birinci fıkrasındaki hak yoksunluklarına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanık …’nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.