Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/1585 E. 2018/276 K. 16.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/1585
KARAR NO : 2018/276
KARAR TARİHİ : 16.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme
HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Görevi yaptırmamak için direnme suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini, dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. TCK’nın 265. maddesinde düzenlenen ve seçimlik hareketli bir suç olan görevi yaptırmamak için direnme suçunda, kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit niteliğindeki davranışların yanı sıra engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması gerekir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, sanık hakkında Kabahatler Kanunu’nun 35. maddesi kapsamında idari yaptırım karar tutanağı hazırlanıp bir nüshası kendisine verilen sanığın, nüshayı yırtıp yere atması, müştekilere tehdit olarak kabul edilen ifadeleri söylemesi ve müştekilerin üzerine yürümesi şeklinde gelişen eylemlerinde, sanığın müştekilerin hangi görevini yapmasına engel olmak için cebir ve/veya tehdit kullandığı denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle karar yerinde gösterilmeden ve eylemlerin TCK’nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesi ve 86/2, 35. maddelerinde düzenlenen tehdit ve yaralamaya teşebbüs suçlarını oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Kabule göre de;
a) TCK’nın 3/1. maddesinde açıklanan “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki “orantılılık” ilkesine uyulmadan, somut olayın özellikleri gözetilip değerlendirilmeden temel hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini,
b) Suç tarihi itibariyle sabıkasız olan sanık hakkında, CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasında üç bent halinde sıralanan uygulama koşullarının varlığı, yine TCK’nın 51. maddesindeki erteleme koşulları ve sanığın kişiliği, sosyal ilişkileri, geçmişi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları tartışılmadan ve sanığın davranışlarının olumsuz olarak değerlendirilmesine dayanak oluşturan nedenler denetime olanak verecek biçimde gerekçeye yansıtılmadan “suçun işlenmesindeki özellikler ve sanığın eylemindeki ısrarı dikkate alınarak” biçimindeki kanuni ve yeterli olmayan gerekçeyle ertelemeye ve CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken aleyhe temyiz olmadığından, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/01/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.