Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/15541 E. 2018/15544 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/15541
KARAR NO : 2018/15544
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/1. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (c) bendi uyarınca, üst sınırı üç yılı geçmeyen atılı suçun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; anılan Kanunun 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi gereğince suça sürüklenen çocukların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve suça sürüklenen çocuklar … ve … … müdafilerinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, başka yönleri incelenmeksizin, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/11/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Olay: 29/05/2013 tarihinde nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal etmek suçunu işleyen Suça Sürüklenen Çocuklar … ve … hakkında TCK 116/4, 119/1-c, 31/3 maddeleri gereğince cezalandırılmaları için 27/09/2013 gün ve 2013/307 sayılı iddianame ile kamu davası açılmış.
Terme Asliye Ceza Mahkemesi 15/01/2015 gün 2015/41 sayılı kararıyla Suça Sürüklenen Çocukların TCK 116/4, 119/1-c, 35, 31/3, 62/1, 50/1-a, 52/2 maddeleri gereğince ayrı ayrı 4000 TL APC ile cezalandırılmalarına karar vermiş, bu karar Suça Sürüklenen Çocuklar müdafisi tarafından temyiz edilmiş.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 22/11/2018 gün 2018/15544 sayılı kararı ile Suça Sürüklenen Çocuklar hakkında CMK 254 maddesi uyarınca uzlaşma hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğinden hükümlerin bozulmasına karar vermiştir.
Yüksek Mahkemenin Bozma karar ve gerekçesine katılmıyorum.
Nedenler: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25/09/2017 tarih ve 2017/6-189, 2017/188 sayılı kararında belirttiği gibi Uzlaşma Kurumu düzenleniş ve sonuçları bakımından hem maddi hukuk, hem de usul hukuku kurumu özellikleri taşıyan karma nitelikli bir kurumdur.
CMK 253. maddesinde düzenlenen kurumda yasa koyucu ikili bir düzenleme öngörmüştür.
a- Yetişkinler açısından: Uzlaşma iki durumda kabul edilmiştir. İlki soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı olan suçların uzlaşmaya tabi olmasıdır. İkinci ise şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın belirli nitelikteki suçlar CMK 253/1-b maddesinde bentler halinde sınırlı sayma yöntemi ile sayılmış ve uzlaşmaya tabi tutulmuş. Bu suçların dışındaki suçlarda uzlaşma kabul edilmeyerek istisnai düzenleme getirilmiştir. Tüm suçlar açısından değil, ayrık bazı suçlar açısından uzlaşma kabul edilmiştir. İstisnai olan hükümlerin dar yorumlanması gerektiği, yorumun temel kurallarından biridir. Yorum yapılırken yasa koyucunun kullanmış olduğu her sözcük ve yapmış olduğu düzenlemenin özel bir amacı ve anlamı olduğunu kabul etmek ve hükmü buna göre yorumlamak gerekmektedir.
b- Suça sürüklenen çocuklar açısından: CMK 253/1-c fıkrası uyarınca mağdurun veya suçtan görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olmaması koşulluyla, Suça Sürüklenen Çocuklar bakımından üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda uzlaşma kapsamına alınmıştır. Başka bir ifade ile CMK 253/1-a-b ve 253/1-c fıkraları kapsamında bulunan suçlar, Suça Sürüklenen Çocuklar açısından uzlaşma hükümlerine tabidir.
Bu durum CMK 253/3 fıkrası ile Yetişkinler ve Suça Sürüklenen Çocuklar açısından sınırlandırılmıştır. CMK 253/3 fıkrasına göre soruşturma ve kovuşturma yapılması şikayete bağlı olsa bile Cinsel Dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaşma yoluna gidilemez. Yine uzlaşma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen bir başka suç ile birlikte işlenmiş olması halinde 26/06/2009 tarihli 5918 sayılı Yasanın 8. maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca uzlaşma hükümleri uygulanamaz.
Kanun koyucu CMK 253/1-b maddesinde şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ceza Kanununda yer alan bazı suçları tek-tek saymak suretiyle uzlaşma kapsamına almış, bununla da yetinmeyerek ilgili Kanun maddesinde parantez içinde madde metnine eklemeler yapmıştır. Bu durum kanun koyucunun bilinçli bir tercihi olarak kabul edilmelidir. Tercih edilen bu düzenleme şekli ile yasa hükümlerinin ağırlatıcı ve nitelikli halleri arasında farklı, adaletsiz ve eşitliğe aykırı sonuçlar doğmaması için yasa koyucunun amacına uygun yorumlar yapılması gerekir.
CMK 253 maddesiyle uzlaşma hükümleri yetişkinler için farklı, Suça Sürüklenen Çocuklar için farklı düzenlenmiştir. Yetişkinler için şikayete tabi suçlar ve sınırlı sayılı suçlar uzlaşma kapsamına alınmışken, Suça Sürüklenen Çocuklar açısından şikayete tabi suçlar, sınırlı sayılı suçlar ve mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşulluyla üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar uzlaşma kapsamına alınmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22/01/2013 gün ve 2013/17 sayılı kararında bu hususu belirtmiştir.
Suça Sürüklenen Çocuklar açısından uzlaşma kurumunun kapsamının daha geniş biçimde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu bazı fiilleri suç olarak belirlemekle birlikte, bu fiiller açısından suçların nitelikli halini- netice sebebiyle ağırlaşmış suç tiplerine yer verilmemiş, başka bir anlatımla suçun yalnızca temel şeklini düzenlemekle yetinmiştir. Ancak bazı suç tipleri için suçun temel şekline yer verildikten sonra, suçun nitelikli hallerine- netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara yer verilmiştir. Netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar suçun temel şeklinin düzenlendiği maddede düzenlenmiştir. Yine bazı maddelerde suçun nitelikli halleri için hem müstakil ceza öngörüldüğü, hem de cezanın belirli oranda artırılması esasının kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Bazı maddelerde suçun basit şekline göre müstakil ceza belirlenmesi, bazı maddelerde cezanın belirli bir oranda artırılması esasının kabulü, hatta bazı suçların nitelikli halleri için hem müstakil ceza tayininin, hem de cezanın belirli oranda artırılması ilkesinin benimsenmesi, bu fiillerin suçun nitelikli halleri olarak düzenlendiği gerçeğini değiştirmemektedir. Bu gerçek yasalarda aksi öngörülmedikçe suçun nitelikli halleri yönünden de bazı kural ve kurumların uygulanması konusundaki farklılık ve ayrım yapılmasına izin vermez. Dolayısıyla bazı kural ve kurumların yasalarda aksi öngörülmedikçe müstakil ceza öngörülmesi veya cezanın belirli oranda artırılması hususu ayrımı konusunda suçların nitelikli halleri için aynı ve eşit biçimde uygulanması gerekmektedir.
Türk Ceza Yasasında suçun nitelikli halleri için bazı maddelerde müstakil ceza belirlenmesi, bazı maddelerde ise cezanın belirli oranda artırılması esasının kabulü sistematik gözükmese de, bu düzenleme yasa koyucunun takdiridir. Yasa koyucunun tercihi, benzer konularda farklı uygulamalara yol açmamalıdır. Bağımsız yaptırım öngörülen nitelikli haller yönünden uzlaşma açısından nitelikli halin cezasının üst sınırı dikkate alınıp, artırım öngören maddelerde de bu artırımın nazara alınmaması, suçun temel şeklinin cezasının nazara alınması eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açabilecektir. Bu nedenle nitelikli haller açısından yasa koyucunun tercih ettiği yaptırım sistemi nazara alınmaksızın ister bağımsız bir yaptırım öngörmüş olsun, ister belirli oran dahilinde yaptırım yöntemi tercih edilmiş olsun, uzlaşma hükümlerinin uygulanmasında tüm nitelikli haller dikkate alınarak uygulama yapılmalıdır.
Nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal etmek suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 116/4 maddesinde düzenlenmiştir, maddenin 1. ve 2. fıkralarında suçun temel şekilleri, 4. fıkrasında ise nitelikli hali düzenlenmiş, bu husus suçlar için öngörülen ceza miktarlarıyla ve şikayete tabi olmamak ilkesiyle açıkça belirtilmiştir.
Suçun nitelikli halinin düzenlendiği TCK 116/4 fıkrasında ”fiilin cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına kadar hükümolunur” düzenlemesi getirilmiştir. Yine TCK 119/1-c maddesi ile suçun ceza miktarının 1 kat artırılacağı belirtilmiştir.
TCK 116/4 ve 119/1-c maddelerinin uygulanması halinde öngörülen cezanın üst sınırının 3 yıl hapis cezasını aştığı ve Suça Sürüklenen Çocuklar hakkında CMK 253/1-c maddesinde öngörülen cezanın üst sınırının 3 yıl hapis cezasını taştığı anlaşılmaktadır.
Sonuç: Belirtilen nedenlerle, bu suçun Suça Sürüklenen Çocuklar açısından uzlaşma kapsamı dışında kaldığı ve Uzlaşma nedeniyle hükmün Bozulamayacağı, usul ve yasaya uygun Termiye Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2015 gün ve 2013/365 esas, 2015/41 sayılı kararının Onanmasına karar verilmesi gerekirken, Bozulmasına karar verilmesi düşüncesine katılmıyorum.