YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/13239
KARAR NO : 2016/15611
KARAR TARİHİ : 10.10.2016
KARAR
Hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından hükümlü …’in, … Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2010 tarihli ve 2009/940 esas, 2010/539 sayılı kararı ile verilen 1 yıl 5 ay 15 gün ve 6 ay hapis cezalarının infazı sırasında, adı geçen hükümlünün denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanma talebinin kabulü ile hapis cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına ilişkin Kayseri İnfaz Hakimliğinin 09/02/2015 tarihli ve 2015/269 esas, 2015/257 sayılı kararını müteakip, denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiğinden bahisle 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin 6. fıkrası uyarınca 09/07/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere anılan kararın kaldırılması ile koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine dair Kayseri İnfaz Hakimliğinin 22/07/2015 tarihli ve 2015/1518 esas, 2015/1508 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesinin 14/08/2015 tarihli ve 2015/1104 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2015 gün ve 194996 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, yükümlülük ihlaline ilişkin mevzuat hükümleri irdelendiğinde, 5275 sayılı Kanun’un 105/A-6/b, 107/12, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51/7 ve 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değişik 191/4. maddelerinde yükümlülüklere uymamada ısrar durumu aranırken, 6545 sayılı Kanun ile değişmeden önceki 5237 sayılı Kanun’un 191/2, 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 106/3, 108/7 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddelerinde sadece yükümlülüklere uymamaktan bahsedilerek ısrar durumunun aranmadığı,
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5/2. maddesinde “(2) (Ek fıkra: 06/12/2006 – 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklindeki hüküm getirilmiş, keza anılan Kanun’un uygulanmasının esaslarını göstermek amacıyla çıkartılan Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 44/1. maddesinde ise “1) Yükümlülüğün yerine getirilmesi için uyulması gereken kurallar ile karara uygun olarak hazırlanan programa ve denetimli serbestlik personelinin bu kapsamdaki uyarı ve çağrılarına uyulmaması yükümlülüğün ihlali sayılır. Yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda vaka sorumlusunun teklifi üzerine yükümlü, komisyon tarafından veya kanunda yazılı hallerde komisyonun önerisi üzerine ilgili hâkim tarafından uyarılır.” şeklindeki hükme yer verilmiştir.
5402 sayılı Kanun’un 5/2 ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 44/1. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde denetimli serbestlikte yükümlülüklere uymamakta ısrar durumunun aranmadığı hallerde dosyanın kapatılabilmesi için yükümlünün en az iki yükümlülük ihlali yapması gerekmekte iken,
Yükümlülüklere uymamada ısrar durumunun arandığı hallerde ise, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 44/3. maddesinde “(3) Denetimli serbestlik kararlarının infazında, yükümlülüğün bir yıl içerisinde iki defa ihlal edilmesi yükümlülüğe uymamada ısrar etme sayılır. Yükümlünün uyarılmasının ardından bir yıl içerisinde ikinci ihlalin tespit edilmesi halinde infaza son verilerek kayıt kapatılır.” şeklindeki hükme yer verilerek ısrar durumunun aranmadığı haller ile ısrar durumunun arandığı halleri aynı şartlara tabi kılmak suretiyle yönetmelik hükmü ile kanun hükmüne aykırı bir düzenlemenin vazedildiği, bu haliyle hükümlünün yükümlülüklere uymamakta ısrar durumu her olayın özelliğine göre değerlendirilerek, ısrar durumunu ortaya koyan kasıt yoğunluğu, yükümlülüklere uymamadaki direnci değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ve bu konuda kanun koyucunun uygulayıcıya takdir hakkı tanıdığının kabulünün gerektiği düşünüldüğünden, anılan kanun hükümleri gereği ve kanun koyucunun ısrar şartını araması gözönüne alındığında, somut dosya kapsamına göre hükümlünün fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için an az 2 kez ihtar yapılmış olması ve hükümlünün usulüne uygun 2 haklı ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerekmesi karşısında, merciince yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 27.12.2012 tarih, 2012/Bşk-41 esas ve 2012/41 karar; 27.12.2013 tarih, 2013/Bşk-213 esas ve 2013/219 sayılı kararları ile Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine dayanarak Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nca hazırlanan işbölümüne göre, özel ceza kanunlarından doğan ve başka bir dairenin görev alanına girmeyen suçlara ilişkin temyiz incelemesi görevi Yargıtay 19. Ceza Dairesi’ne ait olduğu, bu kapsamda özel kanun niteliğindeki 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanundan kaynaklanan dava ve işlere yönelik kanun yararına bozma isteminin de, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nce incelenmesi gerektiği anlaşılmakla; Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın 1. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine, 10.10.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.