Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/12308 E. 2018/14425 K. 06.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/12308
KARAR NO : 2018/14425
KARAR TARİHİ : 06.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, işyeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-) Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağı ortadan kalkmış ise de, bu husus infaz aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, bozmayı gerektirmediği,
Anlaşıldığından, sanık …’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-) Sanık hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün temyizine gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10/06/2014 tarih ve 2014/15-157 esas, 2014/314 sayılı kararında açıklandığı üzere, Türk Ceza Kanunu’nun “Konut dokunulmazlığının ihlali” başlıklı 116. maddesinin birinci fıkrası; “Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”, ikinci fıkrası ise; “Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan iş yerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin iş yeri dokunulmazlığının ihlalini düzenleyen ikinci fıkrasının gerekçesinde ise; “Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan iş yeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi halinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar” biçimindeki açıklamalara yer verilmiştir. Sahibi ya da çalışanlarının iznine ihtiyaç duyulmaksızın zımni bir rızanın varlığı kabul edilerek herkesin girebileceği ve sunulan hizmeti alabileceği lokanta, dükkan, mağaza, manav, kasap, tiyatro, kahvehane, hastane, banka şubesi gibi yerlere, halka açık bulundukları sırada veya mesai saatleri içerisinde girilmesi suç teşkil etmeyecektir.
TCK’nın 116/1. maddesinde, seçimlik olarak düzenlenen hareketlerden birisi de “çıkmama” eylemidir. Çıkmamak; belli bir yerde kalmaya devam etmeyi ifade eder. Çıkmama eyleminin gerçekleşmesi için, konuta rıza ile girilmiş olması gerekmektedir. Çıkmama fiilinin meydana gelmesi için, hak sahibinin söz, hareket veya tavırlarıyla faili çıkmaya davet etmesi gerekir. Ancak, bazen doğrudan faile bildirilmiş olmasa bile yapılan hareketlerle rızanın ortadan kalktığı faile gösterilmiş olabilir. Örnek verilecek olursa; fail, çalışma saatleri içerisinde bir markete girdikten sonra, burada sunulan hizmetin amacına aykırı olacak bir davranışta bulunması durumunda, örneğin, başkasına sarkıntılık, iş yeri sahibine ya da müşteriye saldırma gibi hukuka aykırı davranışlarda bulunması halinde, hak sahibi tarafından dışarı çıkmaya davet edilip de çıkmaması, TCK’nın 116/2. maddesinde düzenlenen suça vücut verecektir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın, gündüz vakti katılanın işyerine giderek katılandan işyerini boşaltmasını istediği aksi halde dükkandaki malzemelerin kırıp dökeceğinden bahisle tehdit ettiğinin ve katılanın sanığın işyerinden çıkmasını istediği halde sanığın çıkmayarak direndiğinin Mahkemece kabul edildiği anlaşılmasına karşın, sanığın suçlamaları aşamalardaki beyanlarında kabul etmemesi, tanıklar … ve …’ün aşamalardaki beyanlarında sanığın tehdit içerikli sözler söyleyip gittiğini beyan etmeleri, katılanın soruşturma aşamasındaki beyanında sanığın tehdit içerikli sözler söyleyip gittiğini ifade etmesine karşın mahkeme aşamasında sanıktan çıkmasını istediğini ancak sanığın çıkmadığını beyan etmesi göz önüne alındığında, dosyadaki mevcut ifadeler arasında oluşan çelişki giderilmeye çalışılarak ve CMK’nın 230/1-b maddesi gereğince hükme esas alınan deliller ile hangi beyana neden itibar edildiği karar yerinde açıklanıp tartışılarak, yukarıda bahsedilen “çıkmama” halinin olayda gerçekleşip gerçekleşmediği açıkça belirlendikten sonra, sonucuna göre suçun kanuni unsurlarının oluşup oluşmadığının tayin edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçeyle, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
b) Kabule göre de; TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.