Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/12180 E. 2018/14346 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/12180
KARAR NO : 2018/14346
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, görevi yaptırmamak için direnme, yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1- Sanık hakkında katılanlar … ile …’e yönelik görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından kurulan hükümler ile …’ya yönelik görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelenmesinde
a- Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın kanunun 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın, katılanlar … ile …’e yönelik direnme ve hakaret eylemlerinden sonra kendisini hastaneye götüren katılan …’ya hakaret ve tekme atmak şeklinde gerçekleşen direnme ve hakaret eylemlerinin bir bütün halinde hukuki olarak tek bir suçu oluşturması nedeniyle, TCK’nın 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerekirken, direnme ve hakaret suçlarından iki ayrı hüküm kurulması,
b- Hakaret suçunun aleni bir yer olan sokakta işlenmesine rağmen, TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Sanık hakkında yaralama suçundan kurulan hükmün incelenmesinde,
a) Seçenek yaptırımlarından adli para cezası tercih edildiği belirtilerek sonuçta 4 ay hapis cezasından hüküm kurularak çelişki oluşturması,
b) TCK’nın 62. maddesi uygulanırken hesap hatası yapılarak 3 ay 10 gün yerine 3 ay 15 gün olarak hüküm kurulması,
c) TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.