Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2016/11887 E. 2016/13047 K. 13.06.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/11887
KARAR NO : 2016/13047
KARAR TARİHİ : 13.06.2016

Eşe karşı kasten basit yaralama ve hakaret suçlarından hükümlü …’in, TCK’nun 86/2, 86/3-a, 53/1, 58/6, TCK’nın 125/1, 53/1, 58/6. maddeleri uyarınca 6 ay ve 3 ay hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmasına, hükmedilen cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin … Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2014 tarih ve 2013/141 esas, 2014/463 karar sayılı kararının,… Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.02.2016 gün ve 24041 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
“1-Tekerrüre esas alınan …. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/739 esas, 2011/807 karar sayılı ilamı incelendiğinde; sanık hakkında kasten yaralama suçundan hükmedilen 5 ay hapis cezasının TCK’nın 50/1-d maddesi gereğince 2 ay 15 gün süre ile içkili yerlere gitmekten men tedbirine çevrildiği, aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca asıl mahkumiyetin bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğunun düzenlendiği, tekerrür hükmünü düzenleyen TCK’nın 58. maddesinde tekerrüre esas alınacak ilamdaki sonuç cezanın hapis veya adli para cezası olması gerektiği, bu nedenle TCK’nın 50/1-d maddesine göre tedbir yaptırımını içeren …. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/739 Esas, 2011/807 Karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınamayacağı halde, hükümlü hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması,
2-…. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/739 esas, 2011/807 karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın mükerrer olduğu kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nin 58/3. maddesi delaletiyle TCK’nin 86/2 ve 125/1. maddelerindeki seçenek yaptırımlardan hapis cezasının zorunlu olarak tercih edildiğinin belirtilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabeti görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinde;
“(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz…
(6) Tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir…” hükmüne yer verilmiş, TCK’nın “kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50 maddesinin 5. fıkrasında, “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanunun 45. maddesinde ise “Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır. hükmü yer almıştır.
Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 gün ve 57-74 sayılı kararında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Bu düzenlemelere göre, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceden işlenen bir suç nedeniyle mahkum edilmiş olma, bu hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi ve yeni suçun belirli süreler içerisinde işlenmesi yeterli olup, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır.
Tekerrür şartları içerisinde yer alan “önceden işlenen bir suç nedeniyle mahkum edilmiş olma” unsurunun her türlü mahkumiyeti kapsayıp kapsamadığı tartışılmış ve uygulama ile doktrinde genel kabul gören anlayışa göre, bu mahkumiyetin “ceza mahkumiyeti” olması gerektiği, kabahatler kanununa göre verilen idari cezalar, disiplin cezaları, güvenlik tedbirlerine mahkumiyet ve TCK’nın 50/1. maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak uygulanan para cezası dışındaki tedbirlerin tekerrüre esas olmayacağı ileri sürülmüştür.
Her ne kadar TCK’nın 58/1. maddesinde açık bir şekilde “ceza mahkumiyeti”nden söz edilmemekte ise de, bu hüküm TCK’nın 58/2. maddesinde yer alan “ hapis veya adli para cezasına mahkumiyet halinde” ibareleri ile birlikte değerlendirildiğinde, önceki mahkumiyetin ceza mahkumiyeti olması gerektiği anlaşılmaktadır.
TCK’nın 50/5. maddesinde “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanunun 45. maddesinde ise “Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır. hükmü yer almıştır. Bu düzenlemelerden de kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak uygulanan para cezası dışındaki tedbirlerin ceza mahkumiyeti olmadığı, dolayısıyla tekerrür hükümlerinin uygulanmasına esas alınamayacağı belirlenmektedir.
İncelenen dosyada, mahkemece 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi uygulamasına esas alınan önceki hükümlülüğün, sanığa …. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/739 esas sayılı kararıyla, kasten yaralama suçundan, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak TCK’nın 50/1 maddesi ile verilen 2 ay 15 gün süreyle içkili yerlere gitmekten men tedbirine ilişkin olduğu görülmektedir. Söz konusu mahkumiyetin TCK’nın 58/2, 50/5 ve 45. maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde ceza mahkumiyetine ilişkin olmaması nedeniyle, sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret ve yaralama suçlarından sanık … hakkında, …. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2014 tarih ve 2013/141 esas, 2014/463 sayılı kararının, CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- CMK’nın 309/4-b maddesi gereğince, sanığın mükerrir kabul edilmesi nedeniyle seçenekli yaptırımlardan hapis cezasının tercih edilmesi nedeniyle, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 13.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.