YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/11886
KARAR NO : 2016/13049
KARAR TARİHİ : 13.06.2016
Kasten yaralama ve hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 125/1 ve 62/1 (iki kez) maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis ve 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/7. maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına dair …. Sulh Ceza Mahkemesinin 06/12/2012 tarihli ve 2012/225 esas, 2012/594 sayılı kararının, …Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.02.2016 gün ve 26362 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “1- Söz konusu mahkeme kararının gerekçe kısmında, “cezanın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/7. maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” şeklinde yazılmış ise de; hüküm kısmının B-6 sırasında sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına şeklinde karar verildikten sonra B-8 sırasında sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmek suretiyle çelişki oluşturulmasında.
2- Sanık …’ın tekerrüre esas alınan … Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/428 esas, 2011/679 sayılı kararına konu 1.500,00 Türk Lirası adli para cezasının, karar tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305/1-son maddesi uyarınca kesin nitelikte olması karşısında, sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
1- Hükümde çelişki oluşturulmasına ilişkin olarak:
Sanık … hakkında hakaret ve yaralama suçlarından verilen mahkumiyet kararının gerekçesinde sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulandığının belirtildiği ve hakaret suçundan kurulan kısa karar ile hüküm fıkrasında tekerrür hükümlerinin uygulandığı, ancak yaralama suçundan kurulan hükmün 6. fıkrasında ‘sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına’ denildikten sonra 8. fıkrada yine tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, bu şekilde CMK’nın 230. maddesine aykırı şekilde, hükümle, gerekçeli karar ve kısa karar arasında açık çelişki oluşturulduğu ve bu durumun aynı Kanun’un 289/1-g maddesine göre hukuka kesin aykırılık halini oluşturması nedeniyle, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir.
2- Tekerrür hükümlerinin uygulanmasının hatalı olduğuna ilişkin yapılan incelemede ise;
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasında, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326. maddeleri uygulanır.” hükmüne yer verildiği,
14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Yasanın 23. maddesi ile CMK’nın 272. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde “hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen 3.000 Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yasa yoluna başvurulamayacağı” şeklinde değişiklik yapılmış ve 6217 sayılı Yasanın 26. maddesi ile de 5320 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasaya “bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz” şeklinde geçici 2. madde eklenmiştir.
5219 sayılı Kanun ile değişik 1412 sayılı CMUK’nın 305/3 maddesin de, “Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, Temyiz olunamaz.”; aynı kanun maddesinin son fıkrasında ise, “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtay’a başvurulabilir.” hükümleri yer almaktadır.
İncelenen dosyada, 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınan ilamın,… Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/428 esas, 2011/679 karar sayılı kararıyla, sanığa doğrudan adli para cezası olarak verilen ve verildiği tarih itibariyle kesin olan 1500 TL adli para cezasına ilişkin olduğu görülmektedir.
Söz konusu mahkumiyetin, hüküm tarihi itibariyle doğrudan adli para cezası olarak verilen ve 3.000 TL’yi aşmayan kesin nitelikteki adli para cezasına ilişkin olması nedeniyle, koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret ve yaralama suçlarından sanık … hakkında, …. Sulh Ceza Mahkemesinin 06/12/2012 tarihli ve 2012/225 esas, 2012/594 sayılı kararının, CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Karardaki hukuka aykırılık, hakaret ve yaralama suçlarından hüküm kurulurken hapis cezası seçilmesinin nedeninin sanığın mükerrir olması olmayışı gözönüne alınarak, aynı Kanun maddesinin 4/d fıkrası gereğince Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; hüküm fıkrasında yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin gerekçe ve hükümden ÇIKARILMASINA, karardaki diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 13.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.