Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2015/48 E. 2015/230 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/48
KARAR NO : 2015/230
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, göçmen kaçakçılığı, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilerek dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A- Sanıklar … ve …’e yükletilen suç işlemek amacıyla örgüt kurma eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık … hakkında, TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından sanıklar … ve … müdafilerinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
B- Sanıklar …, … ve … hakkında göçmen kaçakçılığı ve göçmenler …’na ilişkin resmi belgede sahtecilik suçları ile … adına düzenlenen belgeler nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçları ve ayrıca sanık … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan kurulan hükümlerde;
Sanıkların, bir yıllık süre içerisinde, farklı zamanlarda on yedi ayrı olayda, farklı göçmenleri yasal olmayan yollardan Avrupa ülkelerine çıkarmaya çalışırlarken göçmenlerin yakalanmasından ibaret eylemlerinin, her birinin ayrı suç oluşturduğu gözetilmeyerek tek hüküm kurulmuş ise de, karşı temyiz olmadığından bu hususun bozma nedeni yapılamayacağı anlaşılarak;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- İddianamede açıklanan olaylarda, sanıkların, yasal olmayan yollardan Türk göçmenleri sahte pasaport ve belgelerle Avrupa ülkelerine çıkarmaya çalışmaları ancak göçmenlerin her defasında hava alanının en son kontrol noktasında yakalanması şeklinde gerçekleşen eylemlerinde, eylemlerinin suç tarihi itibariyle teşebbüs aşamasında kaldığı ve alt sınırdan daha fazla uzaklaşılarak temel cezalar belirlenip sanıkların cezalarından TCK’nın 35. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği gözetilmeyerek göçmen kaçakçılığı suçundan fazla ceza tayini,
2- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.04.2014 tarih ve 2013/397 Esas, 2014/202 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, evrakta sahtecilik suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olması, belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgeye ekleme yapılması, tamamen veya kısmen değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek suç sayılması göz önünde bulundurulduğunda;
Sanıkların ayrı ayrı tarihlerde düzenledikleri anlaşılan sahte resmi belgeleri ilk kısımda isimleri yazılan göçmenlere vererek usulsüz yoldan göçmenleri yurt dışına çıkarmaya çalışmaları, yine isimleri ikinci kısımda yazılı kişiler hakkında düzenlenen sahte resmi belgelerin de sanık …’in evinde yapılan aramada ele geçmesi şeklinde gerçekleşen somut olayda, isimleri yazılı göçmenlerin resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurları olmayıp, suçtan zarar göreni olmaları, örgüt yöneticisi olan sanıkların farklı tarihlerde düzenledikleri suça konu sahte belgeleri, göçmenleri yurt dışına usulsüz yollardan çıkarmak amacıyla örgüt faaliyeti içerisinde bir suç işleme kararı kapsamında düzenlemiş bulunmaları hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıklar hakkındaki temel cezaların alt sınırdan uzaklaşılıp, 5237 sayılı TCK yönüyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, ilk kısımda isimleri yazılı göçmenler yönünden ayrı ayrı ve yine arama sırasında bulunan ve ikinci kısımda isimleri yazılı sahte resmi belgeler nedeniyle de ayrı cezalara hükmolunması,
3-Sanık … hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin itiraz sonucu mercii tarafından kaldırılmasını müteakip mahkemece duruşma açılarak, sanığın duruşmaya çağrılması, varsa diyecekleri ve son sözü sorularak yapılan yargılama sonucuna göre aynı Kanunun 230. maddesi uyarınca hüküm fıkrasında bulunması gereken bütün hususlar da gözetilerek yeniden hüküm kurulması ve bu hükmün açıklanması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde sanık duruşmaya davet edilmeksizin ek karar verilmesi,
4-Sanık …’in tüm aşamalarda, teknik takibi yapılan telefon numaralarının kendisine ait olmadığını, damadı olan sanık … dışındaki sanıkları ve ismi geçen göçmenleri tanımadığını, iletişim tespit tutanaklarında adı geçen… isimli şahsın kendisi olmadığını ve atılı suçlamaları kabul etmediğini savunması, örgüt lideri sanık …’in mahkeme huzurundaki savunmasında yine huzurda bulunan …’i ilk defa gördüğünü beyan etmesi, sanık …’in iletişim tespit tutanaklarında adı geçen… isimli kişinin… olduğunu ileri sürmesi ile göçmenlerden …’in, tapelerde adı geçen…’un kendisinin dayısı olduğunu belirtmesi ve nüfus kayıtlarına göre sanık …’in, …’in anne adı olan … isimli bir kız kardeşinin bulunmaması karşısında, sanıktan ses örnekleri alınıp ses kayıtlarının sanığa ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nde veya uzman bir kurum ya da kuruluşa ses analizi yaptırılarak rapor alınması ve ismi geçen kişilerden iletişim tespit tutanaklarında adı geçen…’un kimlik bilgilerine ilişkin ayrıntılı bilgi alınması gerekirken, iletişim tespit tutanaklarında adı geçen kişinin yetersiz gerekçeyle sanık … olduğunun kabulü sonucu eksik inceleme ve araştırma ile mahkumiyet hükümleri kurulması,
5- Adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık … hakkında, TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanıklar …, … ve … müdafiilerinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden ve 1412 sayılı CMUK’nın 325. maddesinin verdiği yetkiye istinaden bağlantı nedeniyle sadece resmi belgede sahtecilik suçu yönünden temyiz isteminde bulunmayan sanık …’e sirayet ettirilerek HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/04/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.