Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2015/33905 E. 2017/7315 K. 07.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/33905
KARAR NO : 2017/7315
KARAR TARİHİ : 07.06.2017

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecinin yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
1-Sanığın mağdurlar …, Hasan Hüseyin Özbese, …, Hüsnü Çalmuk, …, … ve …’a yönelik eyleminden verilen mahkumiyet hükmüne yönelik olarak, Dairemizce de benimsenen YCGK’nın 17/07/2007 tarih ve 2007/105-174 sayılı kararı ile 5728 sayılı TCK’nın 128. maddesindeki “Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez.” şeklindeki yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; “savunma (veya iddia) amacıyla vaki olan yazı ve sözlerin” hakaret suçları açısından hukuka uygunluk nedenlerinden birisini teşkil eden “hakkın kullanılmasını” oluşturabileceği,
Böyle bir hakkın ihdas edilmesinin amacının, ceza yargılaması ve idari soruşturmalar bakımından gerçeğin ortaya çıkarılması ve adaletin yerine getirilmesi olduğu,
Bu şekilde, davada taraf olana; davalı, davacı, şahsi davacı, katılan, sanık ve savcının iddianın ve savunmanını gerektiği şekilde yapılabilmesi için belirli koşullar dahilinde bazı isnadlarda bulunabilecekleri, bunu yaparken de bazen muhataplarını küçük düşürücü ifadeler kullanabilecekleri öngörülmekle, iddia ve savunmanın gerekliliği ile orantılı olmak şartıyla bu şekilde ortaya çıkan eylemlerin hukuka uygun sayılacağından,
Somut olayda; sanığın yargılama aşamasındaki yazılı savunmasında yer alan ve dava konusu edilen ifadelerin, YCGK’nın 17/07/2007 tarihli içtihadıyla birlikte ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde; iddianamede yer alan sözlerin, savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçlarında hukuka uygunluk nedeni oluşturan hakkın kullanılmasına ilişkin YCGK’nın anılan kararında yer alan koşulları taşıdığı gözetilmeden, savunma hakkı kullanılırken ölçülülük koşulunun ihlal edildiği yolundaki isabetsiz değerlendirmeye dayalı gerekçeyle, adı geçen mağdurlara yönelik eylem nedeniyle mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Sanığa yükletilen mağdur …’a yönelik kamu görevlisine hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimin sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani anının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı;
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipin uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükümleri etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak;
A) Hükümden sonra TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluklarıyla ilgili Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin iptal kararına göre bu hususun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
B) TCK’nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenmeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, yargılandığı mahkeme dosyasına sunduğu “23/08/2010 tarihli savunma dilekçesinde” gerçekleştirilen eyleminde aleniyet ögesinin ne şekilde oluştuğu tartışılıp açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle cezanın anılan Kanun maddesi gereğince artırılması,
C) Takdiri indirim nedeniyle, TCK’nın 62. maddesinin uygulanması sırasında hesap hatası yapılarak 11 ay 20 gün yerine, 11 ay 10 gün hapis cezasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ve müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07/06/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.