Yargıtay Kararı 18. Ceza Dairesi 2015/10398 E. 2015/11676 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/10398
KARAR NO : 2015/11676
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

Tebliğname No : 4 – 2013/185418
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2013/329 (E) ve 2013/57 (K)
SUÇ : Hakaret

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, sanığın eyleminin bir bütün olarak tek bir suça sebebiyet verdiği ve CMK’nın 231/7. maddesi uyarınca uzlaşmanıın uygulanabilmesi için suçtan zarar gören tüm katılanların uzlaşmayı kabul etmelerinin gerektiği, katılan Esin’in soruşturma aşamasında uzlaşmayı kabul etmediği anlaşılmakla, tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmeyerek dosya görüşüldü;
Temiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Hakaret suçunun farklı katılanlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir katılana veya katılanlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir. Aksine, şekli bir yorum ve bakış açısıyla bu bütünlük görmezlikten gelinerek, her bir katılana yönelik hareketin bağımsız birer fiili oluşturduğunun kabul edilmesi ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanması halinde, cezalandırmada adaletsizliğe yol açılacağı gibi “fiilin hukuki anlamda tekliği” prensibine de aykırı davranılmış olacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın önce komşusu olan katılan Esin’e, hemen akabinde de kendisini uyaran diğer komşusu Mehmet’e hakaret ettiği olayda, sanığın her iki katılana yönelik hareketlerinin aynı yer ve zamanda, aynı suç işleme kararıyla, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçekleşmesi nazara alındığında, hukuken bir bütün halinde tek bir hakaret fiilini oluşturduğu anlaşıldığından buna bağlı olarak da tek fiille birden çok katılana karşı hakaret suçunu işleyen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 43/2. maddesinde düzenlenmiş bulunan aynı nev’iden fikri içtima hükümleri uyarınca tek ceza verilip, bu cezanın aynı kanunun 43/1. maddesi uyarınca arttırılması gerektiği gözetilmemesi,
2- Sanığın, katılan Mehmet’e yönelik hakaretine ilişkin olarak ek savunma hakkı verilmeden TCK’nın 125/3-c maddesi uyarınca cezada artırım yapılması,
3- Sanığın, katılan Mehmet’e yönelik hakaretine ilişkin kurulan hükümde, temel cezanın doğrudan TCK’nın 125/3-c maddesi uyarınca belirlenmesi gerekirken, önce TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca belirlenip sonra artırım yapılması,
4- Sanığın suç tarihinde 65 yaşından büyük olduğu anlaşılmakla, sanık hakkında TCK’nın 50/3. maddesi hükmü uygulanmadan karar verilmesi,
5- Sanığın katılan Esin’e yönelik hakaretine ilişkin kurulan hükümde, iddianemede sanığın katılan Esin’e karşı tek eyleminden bahsedilmiş olmasına rağmen, CMK’nın 225/1. maddesine aykırı şekilde, sanığın iddianamede anlatılmayan eylemlerinden bahisle TCK’nın 43. maddesi uyarınca verilen cezada artırım yapılması,
Kanuna aykırı ve sanık F.. Ç.. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23/11/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.