Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2021/374 E. 2021/2661 K. 11.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/374
KARAR NO : 2021/2661
KARAR TARİHİ : 11.03.2021

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın başvuru sahibi (davacı) vekili ile karşı taraf vekili (davalı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Başvuru sahibi (davacı) vekili, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkilinin yaralandığını ve %28.2 oranında malul kaldığını açıklayıp, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 136.085,77 TL’ye yükseltmiştir.
Karşı taraf (davalı) vekili, talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; talebin kabulü ile 136.085,77 TL’nin tahsiline karar verilmiş, anılan karara karşı taraf vekillerince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazların reddine karar verilmiş, karar, başvuru sahibi (davacı) vekili ile karşı taraf vekili (davalı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, karşı taraf (davalı) vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı taraf (davalı) vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
2-Başvuru, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Başvuru sahibi vekili, müvekkilinin meydana kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur. Başvurucuda oluşan gerçek zararın belirlenebilmesi açısından maluliyet oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiilin tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalından aldırılan ve karara esas alınan raporda, başvurucunun meydana gelen kaza sebebi ile Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre %28.2 oranında malul kaldığı bildirilmiştir. Anılan rapora karşı davalı tarafça, davacının muayene edilmeden rapor düzenlenmesinin hatalı olduğu, tespit edilen arazın kaza ile arasında illiyet bağının olup olmadığının araştırılması gerektiği ve diğer yönlerden itiraz edilmiştir.
Kaza tarihinin 09.11.2011 olduğu dikkate alındığında, kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği yerine
Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak rapor düzenlenmesi ve anılan raporun karara esas alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmektedir.
Bu nedenle hakem heyetince yapılacak iş, davacıda oluşan maluliyet oranının tespitine yönelik olarak, davalının itirazlarını da karşılar nitelikte ve maluliyete esas alınan arazın (epilepsi) niteliği de dikkate alındığında davacının bizzat muayenesinin de yapılarak denetime elverişli rapor alınarak, temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere itiraz hakem heyeti kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Başvuru sahibi (davacı) vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
3-Davacı vekili, plakası tespit edilemeyen aracın, müvekkilinin içinde yolcusu olduğu aracın seyir şeridine girmesi ve yolcusu olduğu araç sürücüsünün de çarpışmayı önlemek için manevra yapması nedeni ile kazanın meydana geldiğini, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusurlu davranışının kazaya etkin olduğunu ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur.
Hakem heyetince kusur durumunun tespitine yönelik alınan raporda, davacının içinde yolcusu olduğu araç sürücüsünün %25 oranında, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Kazaya ilişkin yapılan ceza yargılamasında, ceza mahkemesince davacının içinde yolcusu olduğu araç sürücüsünün ve plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün eşdeğer oranda kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiştir.
Tazminat miktarının tespitine yönelik alınan raporda, bilirkişi tarafından davacının iş göremezlik tazminatı hesaplanmış, hesaplanan bu tazminattan; ceza yargılamasında plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğunun tespiti nedeni ile %50 oranında kusur indirimi yapılmıştır. Anılan rapora davacı tarafça yapılan itirazda, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunu kabul etikleri, tazminat hesabında bu kusur oranının esas alınması gerektiği belirtilmiştir.
Her ne kadar davacı yolcu olup kusursuz ise de, davacı vekilince aşamalarda sunulan dilekçeler içeriğine göre, davalının kusuru oranında tazminata karar verilmesi talep edildiği anlaşılmakla, gerçek zararın giderilmesinde kusur
durumunun tespiti önemli yer tutmaktadır. Buna göre, kusur konusundaki çelişkilerin giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle karşı taraf (davalı) vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle karşı taraf (davalı) vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle başvuru sahibi (davacı) vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 11/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.