YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/375
KARAR NO : 2021/904
KARAR TARİHİ : 08.02.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın, davacıların oğlu …’e çarpmasıyla oluşan kazada, davacıların çocuğunun yaralanıp kalıcı maluliyete uğradığını, zarara sebep olan araç tespit edilemediğinden zarardan davalının sorumlu olduğunu, davalıya yapılan başvuru üzerine açılan hasar dosyasında 46.144,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin yetersiz olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 200,00 TL kalıcı işgöremezlik tazminatının temerrütten işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesiyle taleplerini 135.840,97 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, 46.144,00 TL tazminatın davacılara ödenip ibraname alındığını, sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacıların dava konusu kazadan doğan tazminatları alıp davalıyı ibra ettikleri, ibranın borcu sona erdiren nedenlerden olduğu gerekçesiyle, ibra nedeniyle davanın reddine dair verilen hükmün, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 26.09.2016 tarih, 2014/9232 Esas ve 2016/8116 Karar sayılı ilamı ile “davalı tarafından yapılan ödemeler nedeniyle verilen ibranamelerin 25.06.2013 ve 02.05.2013 tarihli olduğu ve eldeki davanın
KTK’nun 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı da gözetilerek, ödenmesi gereken maluliyet tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olup olmadığı da saptanarak, davacılar tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğunun kabul edilmesi ve işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm tesisinin doğru görülmediği” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 135.640,97 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalıya husumet yöneltilmesine neden olan kazanın meçhul aracın davacı çocuğa çarpması şeklinde gerçekleştiği, Kozan CBS’nin 2012/4501- 2013/46 dosyası ile saptandığından, davalının zarardan sorumlu olduğuna ilişkin mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemesine; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporundaki kusur oranlarının benimsenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı taraf dava dilekçesinde, davacı çocuk Mertcan’ın kazadaki yaralanmasından kaynaklanan sürekli işgöremezlik tazminatını talep ettiğini açıkça belirtmiş; davacının geçici işgöremezliğine dayalı tazminat isteminde bulunmamıştır. Buna rağmen, hükme esas alınan 10.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacı çocuk için 135 günlük süreye ilişkin 657,80 TL. geçici işgöremezlik tazminatının da hesaplanıp toplam tazminata eklendiği ve mahkeme tarafından, bu bedelin de hüküm altına alındığı görülmektedir.
6100 sayılı HMK’nun 26/1. maddesindeki “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesi göz önünde bulundurulduğunda; davacı tarafın talebi aşılarak, talep edilmeyen 135 günlük geçici işgöremezlik tazminatına hükmolunması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; davacı … kaza tarihinde 5 yaşında olup, kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışması sözkonusu olamayacağı ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğinden, bu zararın oluştuğunun kabulü de doğru değildir.
3-Tespit edilemeyen sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili meçhul araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan davalı … Hesabının, … Yönetmeliği’nin 14. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihte tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tarihte ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalı …’nın temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, gerek davaya gerekse ıslaha konu edilen tazminat için, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmelidir.
Dosya içerisinde davalı nezdinde açılan hasar dosyası örneği bulunmamakla birlikte, davacı tarafın davadan önce davalıya başvuru yapması üzerine, davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığı sunulan ibra ve ödeme belgelerinden anlaşılmaktadır. Bu durumda; davalının açtığı hasar dosyası örneği getirtilerek, davacı yanın davalıya başvuru tarihinin saptanması ve bu tarihin davalının temerrüt tarihi olarak kabulü gerekirken, davalının kaza tarihinden işleyecek faizden sorumluluğuna hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.