Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2020/331 E. 2020/4822 K. 16.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/331
KARAR NO : 2020/4822
KARAR TARİHİ : 16.07.2020

MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ :İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında davacı vekilinin ve davalı … vekilinin başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davalı borçlu …’ndan alacaklı olduğunu, davalı aleyhine İstanbul 25. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2047 sayılı dosya ile takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı borçlunun adına kayıtlı İstanbul İli, … İlçesi, … Köyü, 635 parselde kayıtlı tarla vasıflı gayrımenkulün düşük bedel ile davalı …’a devredildiğinin öğrenildiğini beyan ile davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalı … vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre tasarrufun iptali isteğine konu taşınmazın davalı …’a 164.000,00 TL bedelle satıldığı, satış bedelinin ödendiği, gerçek satış bedeli ile taşınmazın devir tarihindeki rayiç değeri arasında ivaz farkı bulunmadığının bilirkişi raporu ile belirlendiği, ayrıca davalılar arasında akrabalık, ticari ilişki, arkadaşlık gibi bir bağın olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delilin de olmadığı, dolayısıyla somut olayda tasarrufun iptali şartlarının gerçekleşmediği görüşünden hareketle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm aleyhine süresi içerisinde davacı vekili ve vekalet ücreti yönünden de davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, İstabul Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmazın Mahkemece yaptırılan bilirkişi raporu gereğince tasarruf tarihindeki değeri 220.800,00 TL olarak belirlenmiştir.
Dairemizde aynı gün incelemesi yapılan Dairemizin 2018/5096 E ve 2019/6019 sayılı dosyalarında da davacıların farklı olduğu, davalı borçlu … ve davalı 3. kişi … aleyhine iş bu davanın konusu olan gayrımenkul ile ilgili tasarrufun iptali davalarının açıldığı görülmüştür.
Bahsi geçen dava dosyalarından Dairemizin 2018/5096 (Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/260 E- 2018/47 K sayılı dosyası) sayılı dosyası incelendiğinde; dava konusu gayrımenkulün kıymeti inşaat mühendisi, harita kadastro mühendisinden alınan 14.04.2014 tarihli raporda dava konusu gayrımenkulün değeri 368.000,00 TL olarak, emlakçı, gayrımenkul değerleme uzmanı ve ziraat yüksek mühendisinden alınan 06.12.2017 tarihli raporda ise 441.810,00 TL, Dairemizin 2019/6019 sayılı (İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/474) dosyası incelendiğinde de … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 Tal. sayılı dosya eli ile yaptırılan mülk ve ziraat mühendisinden alınan 06.01.2015 tarihli raporda dava konusu gayrımenkulün değeri 460.000,00 TL, 30.06.2015 tarihli raporda 414.000,00 TL, hukukçu, harita ve kadastro mühendisi ve gayrımenkul değerleme uzmanından alınan 25.02.2016 tarihli raporda ise 218.900,00 TL olarak belirlenmiştir. Bahsi geçen dosyalardan alınan bilirkişi raporlarında farklılıkların olduğu ortadadır.
Bu durumda, Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/260 E sayılı dosyası, İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/474 E sayılı dava dosyalarındaki tüm bilirkişi raporları dosya arasına alınarak, gayrımenkul değerleme uzmanı, mülk bilirkişisi ve ziraat mühendisinden olunan yeni bir heyetten alınacak rapor ile tüm raporların karşılaştırılarak incelenmesi, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla mahallinde emlakçı, ziraat mühendisi ve gayrımenkul değerlendirme uzmanı bilirkişinin katılımı ile keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
2-Davalılar, dava konusu taşınmazın satış bedelinin 164.000,00 TL olduğunu belirterek davalı 3.kişi vekili bu konuda delil olarak 22.11.2011-23.11.2011 ve 24.11.2011 tarihli toplam 114.000,00 TL’lik banka dekontu ile 22.11.2011 tarihli 50.000,00 TL’lik makbuz örneğini sunmuştur. Mahkemece davalı 3.kişinin tapudaki 7.000,00 TL ödemesi dışındaki toplam 164.000,00 TL’lik banka ödemesini taşınmaz bedeline mahsuben ödediğini kabul ederek bedel farkının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise davalı 3. kişinin tapuda 7.000,00 TL ödemesi dışında toplam 114.000,00 TL’lik banka kanalı ile ödeme yaptığı, davalı 3. kişinin toplam ödemenin 121.000,00 TL’lik kısmını kanıtlayabildiği, bu hali ile bilirkişiler vasıtası ile tespit edilen 220.800,00 TL’lik rayiç değer arasında misli fark bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle yukarıda(1) nolu bentte açıklandığı üzere bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilerek dava konusu gayrımenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değerinin belirlenmesi, akabinde de davalı 3.kişi vekili tarafından sunulan 22.11.2011 tarihli 50.000,00 TL’lik makbuzla ilgili olarak da davalı borçlu ile ortağı olduğu şirketin banka kayıtları ve ticari defterleri üzerinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak anılan ödemenin de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aynı Kanun’un 373/1. maddesi uyarınca, dosyanın İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.07.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.