Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2020/3102 E. 2021/591 K. 03.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3102
KARAR NO : 2021/591
KARAR TARİHİ : 03.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda temyiz aşamasında dosyayı temlik alan …’ın davadan feragat etmesi sonucunda Dairemizce verilen bozma kararı sonrasında davacı …’ın talebine istinaden verilen ek kararın temyizi temlik eden … mirasçıları ve davalı … … tereke idare memuru tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin …’tan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine Ümraniye 1. İcra Müdürlüğünün 2013/393 sayılı dosyası icra takibine geçildiğini, icra dosyasından borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda borca yetecek bir mal varlığı rastlanmamış olduğunu, haczi konulan bir kısım taşınmazları üzerinde de ya taşınmazın değerinin çok üzerinde ipotek tesis edilmiş ya da daha önceden hacizlerin tatbik edilmiş olduğunu, bu sebeple söz konusu malların da dosyaları açısından satış istenmesi halinde bir para artmayacağından bir ekonomik değer ifade etmediğini, borçlu …’ın icra takibinden kısa süre önce adına kayıtlı gayrımenkullerin bir kısmını … ve …’a, davalı …’a mal kaçırma gayesi ile düşük bedel ile devredildiğini beyan ederek davacı alacaklıya Ümraniye 1. İcra Müdürlüğünün 2013/393 sayılı dosyasındaki alacağına şamil olmak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Mustafa ve Hüseyin vekili ve davalı … vekili ayrı ayrı verdiği cevap dilekçelerinde kısaca davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne karar vermiş, hüküm davalılar …, … ve … vekillerince süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dosya temyiz incelemesi aşamasındayken davacı … tarafından …’a temlik edilmiş olup, temlik alan davacı …’ın dosyaya ibraz ettiği 14.05.2019 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğinin belirtilmesi ve davadan feragat yetkisinin bulunması üzerine Dairemizin 21.05.2019 gün 2016/8778 E- 2019/6526 K sayılı ilamı ile davadan feragat edilmesi üzerine hükmün bozulmasına karar verildiği, dosyanın bozma sonrasında 2019/281 Esasına kaydedildiği, mahkemece 25.10.2019 tarihli kararı ile bozmaya uyarak davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Temlik alan … 23.12.2019 tarihli tavzih dilekçesi ile temlik eden …’in de davacı olarak hükme yazılmasını talep etmiş, mahkemece talebi kabul ederek 23.12.2019 tarihli maddi hatanın düzeltilmesi kararı vererek hükme davacı olarak …’in de adı yazılmıştır.
Söz konusu maddi hatanın düzeltilmesi kararı … mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı … imzalanan temlik sözleşmesi ile Ümraniye 1. İcra (İstanbul Anadolu 18. İcra) Müdürlüğünün 2013/393 sayılı dosyası ve iş bu İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/91sayılı dava dosyası ve İstanbul Anadolu 21. Sulh Hukuk Mahkemesnin 2014/16 Tereke dosyası 754.000,00 TL bedel ile …’a devir ve temlik edilmiştir.
Alacağın temliki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, 183. maddenin 1.
fıkrasında kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebileceği kabul edilmiştir. Bu durumda, davacı temlik alanın temlik edenin temlik tarihi itibariyle borçlu davalıdan olan alacağını temliknameye dayalı olarak davalıdan istemekte haklı olacağı açıktır.
Kaldı ki temlik eden Tahsin ile yapılan temlik sözleşmesinde “iş bu temlik sözleşmesi gereği ve temellük edenin her türlü dava ve takip nedeni ile doğabilecek masrafları kendi üzerinde kalacağı da hüküm altına alınmıştır.
6100 Sayılı HMK’nin hükmün tavzihi hakkındaki 305. maddesinde (HUMK.md.455 vd.)“(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükmüne yer verilmiş olup, Tavzih Talebi ve Usulü başlığı altındaki 306. maddesinde de “(1) Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. (2) Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. (3) Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; tavzih yoluyla hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar genişletilip, değiştirilemeyecektir. Her ne kadar temlik alan …’ın talebine istinaden davacı olarak …’in de adı yazılmışsa da dosyayı temlik ederek dosyadan el çeken davacı …’in vekalet ücreti ve diğer masraflardan sorumlu tutulması da doğru değildir.
Kaldı ki, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verildikten ve dosya davalıların talebine istinaden temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a gönderildikten sonra dosyayı temlik alan …’ın davadan feragat etmesi sebebi ile dosyadan el çeken Tahsin aleyhine durum yaratılmış olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temlik eden … mirasçılarının temyiz taleplerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden temlik eden … mirasçılarına geri verilmesine 03.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.