Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2020/2916 E. 2021/3278 K. 25.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2916
KARAR NO : 2021/3278
KARAR TARİHİ : 25.03.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içerisinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili tarafından … AŞ.den kira dönemi sonunda satın alınmak üzere kiralanan ve davalıya sigortalanan biçerdöverin yanarak kullanılamaz hale geldiğini, yangının elektrik aksamından kaynaklandığının yetkili servis teknisyeni ve davalı tarafça yaptırılan tespit sonucu belirlendiğini, ihbara rağmen davalının zararı karşılamadığını, zarar giderilmediğinden müvekkilinin biçerdöverin çalışamaması sebebiyle munzam zararının da oluştuğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL tazminatın hasar tarihinden işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli mevduata uyguladığı en yüksek avans faizi ve ticari makine olması nedeniyle bu sürede meydana gelen munzam zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, iyiniyetli ihbar yapılmadığını, ispat yükünün davacıya geçtiğini, hemen evin bir kaç metre önünde meydana gelen yangın olayının sabaha kadar fark edilmemesinin hayatın olağan akışına uymadığını, olayın şüpheli bulunduğunu, talebin fahiş olduğunu, munzam zarar oluşmadığını, temerrüde düşmediklerini, kazanç kaybının teminat kapsamında bulunmadığını, tespit raporunu kabul etmediklerini, kısa devrenin araca sonradan eklenen elektrik devresinin sigorta konulmadan çalıştırılması nedeniyle oluştuğunu, bakımsızlık sebebiyle elektrik aksamında meydana gelen arızadan kaynaklanan hasarın teminat dışında kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin uyulan bozma kararı, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu uyarınca, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 50.000,00 TL tazminatın 29/01/2019 tarihinden itibaren Merkez Bankasının mevduata uyguladığı en yüksek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının munzam zarar talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, munzam zararın borçlunun temerrüdü nedeniyle uğranılmış olan ve temerrüt faizini aşması nedeniyle borçlu tarafından karşılanmayan zararlar olması, alacaklının temerrüt nedeniyle uğradığı ve temerrüt faizini aşan bakiye zararının borçludan tahsilini talep edebileceği ve munzam zararın olduğu hususunun alacaklı tarafından ispatlanması gerektiğinden 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 105. maddesinde karşılanması öngörülen, faizi aşan zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri) dışında, davacının durumuna özgü, somut vakıalarla ispatlanması gereken bir durum olduğundan, eldeki davada aranan şartlar davacı tarafça ispatlanamadığından, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve munzam zarar istemine ilişkindir.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk kararda davanın kabulüne karar verilmiş; Dairemizin bozma ilamı ile davacının dilekçesinin açık olmadığı bu sebeple taleplerinin açıklattırılması gerektiği ve munzam zarar talepleri konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş; bozma ilamından sonra yapılan yargılamada; mahkemece; Yargıtay İctihati Birleştirme Genel kurulunun 2015/1 Esas 2016/1 karar sayılı ve 06/05/2016 tarihli ilamı gereği bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün olmadığından ve mahkemece bu ilama uyulması zorunlu olduğundan davacı vekilinin ıslah talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu bağlamda 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesinde; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin
bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.
22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı davacının ıslah talebinde bulunabileceği gözetilerek benimsenen bozma sonrası hasara ilişkin alınan 07.02.2018 bilirkişi raporu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.