Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2020/234 E. 2020/6987 K. 12.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/234
KARAR NO : 2020/6987
KARAR TARİHİ : 12.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde, davacılar vekili, asıl ve birleşen davada davalı … ve asıl davada davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili asıl davada, müvekkillerinin murisi … yönetimindeki araçla davalıların sürücüsü, maliki ve trafik (ZMSS) sigortacısı oldukları aracın çarpışması sonucu … ‘in vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacılar …,… için ayrı ayrı 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, davacı … için 50.000 TL, davacı … için 40.000 TL, davacılar …,… için ayrı ayrı 30.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 25.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini davacı … için 47.274,49 TL, davacı … için 81.822 TL’ye yükselttiklerini bildirmiş, birleşen dosya davacısı … vekili ise, müvekkilinin asıl dava davacılara toplam 80.158 TL tazminat ödediğini, kaza esnasında müvekkiline sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu ve rücu
koşullarının oluştuğunu ileri sürerek 80.158 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava davalıları … ve … vekili, asıl kusurun davacılar desteğinde olduğunu ileri sürmüş, asıl dava davalısı … vekili, müvekkilinin davacılara ödeme yaptığını ve sorumluluğunun sona erdiğini ileri sürmüş, birleşen dava davalısı … vekili ise, yine asli kusurun destekten olduğunu tekrarla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyarak iddia, savunma ve toplanan delillere göre;mahkememizin 2016/530 Esas sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile, … için 35.455,86 TL, davacı … … için 61.366,50 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 09/05/2010 Tarihinden, davalı …’nden 15/07/2010 Tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’nden poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat talepleri hakkında mahkememizce verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 29/03/2016 Tarih ve 2014/8872 Esas 2016/3962 Karar sayılı ilamıyla onandığı anlaşıldığından manevi tazminat talebi hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen Düzce 2. AHM’nin 2011/84 Esas sayılı dosyası yönünden, birleşen davanın kabulü ile, 80.158,00 TL tazminatın 15/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacıya verilmesine,
karar verilmiş; hüküm, asıl dava davacılar vekili ve asıl ve birleşen dava davalısı … ve asıl dava davalısı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre asıl ve birleşen dava davalısı … ve asıl dava davalısı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2/a-Dava konusu çift taraflı kazada Dairemizin bozma kararı sonrası alınan 05.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacıların desteği olan motosiklet sürücüsünün ölümünde kask takmamasının etkili olduğu ve dolayısıyla müterafik kusurunun olduğu tespitine yer verilmiştir. Mahkemece davacıların hesaplanan tazminatlarına %25 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm verilmiştir.
6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Davacı motorsiklet sürücüsüne, meydana gelen kazada kesinleşen ceza dosyasında alınan raporla da uyumlu olan mahkemece alınan raporda kask takmamak dışında kusur atfedilememiş olup dolayısı ile davacı sürücü kusursuzdur. Davacının kasksız şekilde nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. Yolculuk yapmaya uygun olmayacak şekilde kasksız yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir.
Mahkemece; davacıların desteğinin uygun olmayan şekilde kasksız motorsiklet kullandığı anlaşıldığından, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2/b-Asıl dava dosyası ile birleşen dava, üçüncü kişiye ödeme yapan zorunlu mali mesuliyet sigortacısının kendi sigortalısına sürücünün alkollü olması nedenine dayanılarak ödediği miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Sigorta şirketi tarafından motosiklet sürücüsü … …’in eşi ve çocuklarına 15.07.2010 tarihinde 79.031,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 227 TL sağlık kurumu ödemesi olmak üzere toplam 80.158,00 TL ödemenin davadan önce yapıldığı ve bu ödemeye dayanak hesaplamada müterafik kusura ilişkin herhangi bir indirim yapılmadığı dosya içerisindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece rücu davasında 80.158,00 TL’nin rücu eden sigorta şirketine ödenmesine karar verilmişse de asıl davada %20 müterafik kusuru indiriminin gözönüne alınarak rücu
miktarı üzerine etkisinin değerlendirilerek sonucu göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru grülemeyerek bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan asıl ve birleşen dava davalısı … ve asıl dava davalısı … vekili sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2 a-b) nolu bentlerinde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve asıl ve birleşen dava davalısı … ve asıl dava davalısı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan
harcın istek halinde davacılar ile asıl ve birleşen dava davalısı … ve davacılar ile asıl dava davalısı …’a geri verilmesine, 12/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.