Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2020/224 E. 2020/9071 K. 24.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/224
KARAR NO : 2020/9071
KARAR TARİHİ : 24.12.2020

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen dava davacılarının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen dava davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; 07/08/2013 tarihinde, davacıların desteği …’in idaresindeki aracın yaptığı tek taraflı kazada vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik desteğin eşi … ile kızı … için 2.000,00 TL maddi tazminatın (destek tazminatı ve cenaze masrafları) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Birleşen davada ise araçta yolcu olarak bulunan … ile …’in vefat ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik desteklerin annesi …
için ayrı ayrı 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze giderlerini temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasl faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Islah dilekçesi ile, davacı … taleplerini, vefat eden eş … için 222.806,00 TL’ye, vefat eden oğlu … için 225.793,97 TL’ye, vefat eden oğlu … Bedirhan Çelik için ise 72.934,04 TL’ye, davacı … ise talebini 7.543,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin ilamında, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın birleşen … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/659 esas sayılı dosyası ile birlikte kısmen kabul kısmen reddi ile davacılardan …’nın babası …’ın ölümü nedeniyle 7.543,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacılardan …’in; Eşi …’ın ölümü nedeniyle 222.806,00 TL, oğlu …’nın ölümü nedeniyle 43.509,09 TL, oğlu …’in ölümü nedeniyle 51.883,09 TL, destekten yoksun kalma maddi tazminatının poliçedeki limitleri dahilinde …, … yönünden dava tarihi olan 07/11/2013, … yönünden temerrüt tarihi olan 20/11/2013, İbrahim … yönünden 18/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin ayrıca vaki feragat nedeniyle defin ve cenaze giderine ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı asıl ve birleşen dava davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi’nce Davalı …Ş vekilinin birleşen dava yönünden yaptığı istinaf başvurusunun reddine, asıl dava yönünden yaptığı istinaf başvurusunun kabulüne, davacı vekilinin birleşen dava yönünden yaptığı istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/11/2018 tarih ve 2015/496 Esas, 2018/507 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; Davacılar … ve … tarafından … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/496 esas sayılı asıl dosyasında açılan
destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından; davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, davacı … tarafından açılan cenaze ve defin gideri tazminatı davasının feragat nedeini ile reddine, davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, davacı … tarafından açılan cenaze ve defin gideri tazminatı davasının feragat nedeini ile reddine, davacı … tarafından açılan ve iş bu dosya ile birleştirilen … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/659 esas 2014/47 karar sayılı dosyasında talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından; davacı … tarafından destek … Bedirhan Çelik’in vefatı nedeni ile talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kısmen kabulü ile 43.509,09 TL destek tazminatının dava tarihi olan 07/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … şirketinden tahsili ile davacı …’e verilmesine fazlaya dair istemin reddine, davacı … tarafından destek … Bedirhan Çelik’in vefatı nedeni ile talep edilen cenaze ve defin gideri isteminin feragat nedeni ile reddine, davacı … tarafından destek …’in vefatı nedeni ile talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kısmen kabulü ile 221.493,97 TL destek tazminatının dava tarihi olan 07/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … şirketinden tahsili ile davacı …’e verilmesine fazlaya dair istemin reddine,Davacı … tarafından destek …’in vefatı nedeni ile talep edilen cenaze ve defin gideri isteminin feragat nedeni ile reddine, karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen dava davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Birleşen dava yönünden temyiz incelemesi;
1-İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacılar vekilince yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre,davacılar vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim,durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91.maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a)İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e)Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f)Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı KTK’nın 92/b maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı BK’nın 53/III. maddesinde düzenlenmiş olup;”Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı BK’nın 53/3.(818 sayılı BK madde 45/II) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 53.(818 sayılı BK madde 45) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının
gerekçesinde de: “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 53/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K.sayılı ilamı).
Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte destek üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın desteğin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan destek zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Desteğin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur.Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan destek üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Şu hale göre; işleten (veya sürücü) murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Somut olayda da; asıl dava davacılarının desteği … tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmiş; davacılar, destekten yoksun kalan sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek, destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat isteminde bulunmuştur. Asıl dava davacılarının üçüncü kişi konumunda olduğu hem mahkeme, hem de tarafların kabulünde olduğu gibi, işleten (veya sürücü) yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanunda ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmadığı da yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla tam kusurlu araç sürücüsünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun, işletenin ve sürücünün desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı …, işletenin ve dolayısıyla sürücünün üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı … zararın tamamından sorumlu olacağından, davacılar davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecektir. (YHGK., 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas –
411 karar; YHGK., 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar; YHGK., 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 esas, 2013/74 karar vs.).
Eldeki dosyada Bölge Adliye Mahkemesi Dairesince her ne kadar; asıl dava davacılarının desteği kendi kusuruyla kazaya ve ölüme sebebiyet verdiğinden, konuya ilişkin HGK kararı da dikkate alındığında, poliçenin yeni genel şartlardan önce olması durumunda da davacıların davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacakları ve bu nedenle asıl davanın reddine karar verilmiş ise de, davaya konu kaza 07/08/2013 tarihinde meydana gelmiş olup, bu tarihte yürürlükte olan ve yukarıda açıklanan Yasa ve Genel Şartlar hükümleri ve konuya ilişkin Yargıtayın yerleşiklik kazanan içtihatlarına göre; asıl dava davacılarının talebinin trafik sigortası teminatı kapsamında kaldığı gözetilerek, asıl dava davacılarının diğer istinaf nedenlerinin incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davalı sigortanın istinaf itirazı kabul edilerek, asıl dava yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin asıl ve birleşen dava yönünden yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin birleşen dava yönünden sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin asıl ve birleşen dava yönünden yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacılara geri verilmesine 24/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.