Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2020/1675 E. 2020/5387 K. 08.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1675
KARAR NO : 2020/5387
KARAR TARİHİ : 08.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 05/05/2013 tarihinde meydana gelen yangından dolayı zarar gören sigortalı Halkalı 3.Etap 425 ada yönetimi müvekkili sigorta şirketi tarafından 31/05/2013 tarihinde yapılan rücu alacağından kaynaklandığını, 05/05/2013 tarihinde, … , … Mah. 3. Etap Kamelya Sokak No:49 adresinde bulunan davalı …’ın ikamet ettiği daire 34’de yangın çıktığını, 28/05/2013 tarihli ekspertiz raporu ile hasar miktarının -6.940,00-TL olarak belirlendiği, bu bedelin talep edildiğini, fakat herhangi bir ödeme yapılmadığı için İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2013/24878 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine de takibin durduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptaline, takibin devamına, haksız yapılan itirazdan dolayı davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,iddia,savunma toplanan deliller vealınan bilirkişi raporuna göre;davanın kısmen kabulü ile;İstanbul 24. icra dairesi’nin 2013/ 24878 sayılı dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile, -1.650,00-TL asıl alacak önünden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, borç
miktarı likit olmadığından, icra inkar tazminatı isteminin reddine,davacı tarafın kötü niyeti ispatlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, site poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde ise, kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği öngörülmüştür.
Somut olaya bakıldığında; davalının kullanımında daire ile davacı sigortalısının kullanımındaki sitenin bulunduğu anataşınmazın kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu; davacıya sigortalı sitede, davalıların kullanımındaki konuttan kaynaklı yangın çıktığı gerekçesiyle davalılara husumet yöneltildiği görülmektedir. Bu durumda, anataşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu açıktır.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece; davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
.2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacıya geri verilmesine, 08/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.