Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2020/10536 E. 2021/3275 K. 25.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/10536
KARAR NO : 2021/3275
KARAR TARİHİ : 25.03.2021

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Başvuru sahibi (davacı), davalı nezdinde genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı aracın, müvekkili … ’ün sevk ve idaresindeki araç ile karıştığı trafik kazası neticesinde yaralandığını belirterek, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; başvurunun kısmen kabulüne 5.000,00 TL manevi tazminatın 21.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara taraf vekilleri tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalının itirazının reddine, başvuran vekilinin itirazının kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 21.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 30/12.maddesi gereği sigorta tahkim komisyonlarının 40.000,00 TL’yi geçmeyen kararları kesindir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davalı itirazlarının kısmen kabulü ile; davalının itirazının reddine, başvuran vekilinin itirazının kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiğine göre, davacı lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin karar miktar itibariyle davalı yönünden kesin niteliktedir.
Bu nedenle davalı yönünden temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, 6098 sayılı B.K.’nın 56.maddesindeki (818 sayılı BK’nın 47. maddesi) özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin, kararın kesin olması nedeniyle REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 25/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.