Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/6652 E. 2020/5710 K. 15.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/6652
KARAR NO : 2020/5710
KARAR TARİHİ : 15.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili ile davalılar … ve … Sigorta A.Ş vekilleri tarafından talep edilmiş, davalı … vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.10.2020 Salı günü davacılar vekili Av. … ile davalı … vekili Av. … ve davalı …Ş vekili Av. … geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin medyana gelen kazada öldüğünü, desteğin ölümü ile geri de eşi, çocukları, babası ve kardeşlerinin kaldığını, davalıların ise kazaya karışan karşı aracın sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğunu, davaya konu kaza nedeni ile müvekkillerinin destekten yoksun kalma, araç hasarı, defin gideri ve manevi zararlarının doğduğunu açıklayıp tüm maddi zararları için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 80.000,00 TL maddi tazminatın, manevi zarar yönünden desteğin eşi ve çocukları için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın, desteğin babası ve kardeşleri için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini artırmıştır.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminatlar yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı … için 120.729,31 TL, davacı … için 773,34 TL, davacı … için 7.295,96 TL, davacı … için 12.760,12 TL, davacı … için 33.871,64 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı …’ın maddi talebinin reddine, manevi tazminatlar yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı … için 8.000,00 TL, davacılar …, … , … , … ve … için ayrı ayrı 5.000,00 TL; davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın (mirasçılarına ödenmek üzere) davalı …’dan tahsiline, davacılar, …, … , … , …, …, …, …, …, …, …, …, … yönünden talep edilen manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı …Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacak
olmasına ve davacılar vekilince müştereken ve müteselsilen talepte bulunulmuş olmasına, temyiz dilekçesinde isimleri bildirilen … ve …’ın dava dilekçesinde davacı olarak yer almamalarına göre, davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı …Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı … vekili ve davalı …Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin meydana gelen kazada öldüğünü açıklayıp, dava dilekçesi ile davacılar … için 20.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … için 10.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini talep etmiş; 09.02.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırarak, davacı … için 96.583,45 TL, … için 27.097,31 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş; mahkemece, talep aşılarak davacı … için 120.729,31 TL, davacı … için 33.871,00 TL’nin tahsiline karar verilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Buna göre mahkemece davacıların talebinden fazla olacak şekilde tazminat miktarı ile davalıların sorumlu tutulmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
3-Davacılar vekili, desteğin geride kalan babası … için 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiş, davacı … yargılama sırasında ölmüş, …’ın manevi tazminat talebi için mirasçıları yönünden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuş, ancak, hükümde “mirasçılarına ödenmek üzere” ibaresi kullanılarak yetinilmiş, mirasçılarının kimler olduğu
ve bu tazminatı mirasçı olarak kimlerin alma hakkı (yargılama sırasında ölen … mirasçısı olarak) bulunduğu açıkça belirtilmemiştir. Hüküm, davacı ölü … lehine hükmedilen tazminat yönünden açık ve anlaşılır olmadığı gibi karar bu hali ile infazı kabil değildir.
1086 sayılı HUMK.’nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir.
HMK’nın 297/II maddesinde; hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Buna göre mahkemece, yargılama sırasında ölen … lehine hükmedilen tazminatı almaya kimlerin hakkı bulunduğunun açıkça hükümde gösterilmek suretiyle karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4-Davacılar vekilince müteveffanın kardeşleri olan … , … , … , …, …, …, …, …, … , …, … , … için de manevi tazminat talebinde bulunulmuş, mahkemece; bir kısım davacıların desteğin anne-baba bir kardeşi olmadığı, yakınlığın derecesinin ispatlanamadığı, üvey kardeşlerin
sayısal çokluğu gerekçesi ile desteğin geride kalan kardeşlerinin manevi tazminat istemi ile açtıkları davaların reddine karar verilmiştir.
Haksız fiil tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat istemi düzenlenmiştir. Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğün de korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması/ölmesi sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca, çocukları ve kardeşleri gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir.
Nitekim, kaza sonucu kardeşlerinin ölümü sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan davacıların (H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) manevi tazminat isteyebileceklerine (H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655) ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları aynı esaslara dayanmaktadır.
Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi ile bu konu yeniden düzenlenmiş olunup özetle “ağır bedensel zarar yada ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilineceği” hükmü getirilmiştir. Bu yeni düzenlenme ile 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlük zamanında içtihatlarla düzenlenen husus yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuştur.
Somut olaya gelince; gerek haksız fiil zamanında yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununda gerekse bu kanun zamanında gelişen içtihatlar ışığında düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda trafik kazası nedeniyle ölenin kardeşleri olan, yukarıda isimleri belirtilen davacıların da manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu hususunda tartışma bulunmamaktadır. Manevi tazminat takdiri için davacılar ile desteğin kardeş olmaları yeterli olup, desteğin ölümü sebebi üzüntü duyup duymadıklarının tartışılması yersizdir. Desteğin annesi ile bir kısım davacıların/kardeşlerin annelerinin farklı olması, kardeşlerin
sayısı gibi hususlar manevi tazminatın miktarında göz önüne alınacak hususlar olup salt bu nedenle davanın reddi doğru değildir.
Hal böyle olunca desteğin kardeşleri olan ve dava dilekçesinde ismi bulunan davacılar için uygun miktarlarda manevi tazminata karar verilmesi yerine yazılı gerekçelerle bu davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
5-Davacılar vekili, meydana gelen kaza nedeni ile murise ait aracın da hasarlandığını açıklayıp araç hasarına ilişkin tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece bu talebe ilişkin davanın tefrikine karar verilmiştir.
Ancak yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, mahkeme hükmünün ve gerekçesinin açık ve anlaşılır olması ve her bir talep hakkında bir karar içermesi gerekmekte olup, davacıların araç hasarına ilişkin talebi yönünde gerekçede hiç bahsedilmeyerek davacıların bu talebi yönünden belirsizlik oluşmuş olup bu talep hakkındaki davanın ayrı bir esasa kaydedilip kaydedilmediği dahi belirtilmemiştir. Mahkemece, araç hasarına yönelik bu talep hakkında da gerekçede yer verilmek suretiyle bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
6-Davacılar vekili, desteğin ölümü ile geride kalan kızı … yönünden bu davacının %75 oranında engelli olması nedeni ile desteğin bakiye ömrü boyunca davacıya destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması gerektiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuş, mahkemece davacı Sultan Kantarmış yönünden 22 yaşın hitamına kadar destekten yoksun kalma zararı hesaplanmıştır.
Davacı … vücut engeli sebebi ile desteğin/babasının bakiye ömrü boyunca desteğine muhtaç olduğu gözetilerek desteğin bakiye ömrü boyunca davacı Sultan Kantarmış için destekten yoksun kalma zararı hesaplanmak üzere de kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı …Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekili ve davalı …Ş. vekilinin, (3), (4), (5) ve (6) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı …’a verilmesine, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılar … ve … Sigorta AŞ.’ye geri verilmesine 15/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.