Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/6019 E. 2020/4821 K. 16.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/6019
KARAR NO : 2020/4821
KARAR TARİHİ : 16.07.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin verilen hükmün davacı vekili, davalı … vekili ve davalı …-… ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı borçlu …, … ve …’den alacaklı olduğunu, davalılar aleyhine … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2011/18916 sayılı dosya ile takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı borçluların adına kayıtlı gayrımenkullerin diğer davalılara devredildiğinin tespit edildiğini beyan ile davalılar arasındaki tasarrufların iptali talep ve dava edilmiştir.
Davalı davalı … vekili, davalı asil … ve davalı asil … davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüne; … ili, … ilçesi, … Köyü, 635 Parsel, 9.200 m2 alanlı tarla nitelikli taşınmazın 22/11/2011 tarihinde davalı … tarafından diğer davalı …’a yapılan satışa ilişkin tasarrufun iptaline, … 5.İcra Müdürlüğünün 2011/18916 sayılı dosyasında 21/12/2011 tarihi itibariyle 538.823,21 TL alacağın tahsili için davacıya cebr-i icra yetkisi tanınmasına, diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı …-… ve … vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Mahkemece … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2011/18916 sayılı dosyasından alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesine karar vermesi gerekirken 21.12.2011 tarihi itibari ile 538.823,21 TL alacağın tahsili için yetki verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerekir. İİK 282 madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, mahkemece davacının talebinin kabul edilmeyip davanın reddine karar verildiği, davalı borçlular …, … ve …’un 1/3 er hisseye sahip olduğu, … İli, … İlçesi, … Mah. 8501 ada, 21 parselde 3. kat, 14 nolu bağımsız bölüm, davalı borçlu … tarafından davalı …’a devri yapılan … ili, … İlçesi, … mah, 61330 ada, 2 parselde kayıtlı arsa, davalı borçlu … tarafından davalı …’e devri yapılan … İli, … İlçesi, … Mah. 1723 ada 3 parselde kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümün 1/4 hissesi, 6 ve 8 nolu bağımsız bölümün 1/4’er hissesi davalı …’e devredilmiş olup, her bir tasarruf ayrı ayrı değerlendirilerek her bir ayrı tasarrufta zorunlu dava arkadaşlığı bulunan kişiler için ayrı vekalet ücretine (alacak miktarı ile gayrımenkullerin devir tarihindeki gerçek değerinden hangisi az ise o meblağ üzerinden) hükmedilmesi gerekirken tümü yönünden hüküm kurulması isabetli değildir.
4-Mahkemece dava konusu … İli, … İlçesi, … Köyü, 635 parselde tarla vasıflı gayrımenkul yönünden yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Mahkemece, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 Tal sayılı dosya kanalı ile aldırılan mülk ve ziraat mühendisinden alınan 06.01.2015 tarihli raporda dava konusu tarlanın tasarruf tarihindeki kıymeti 460.000,00 TL, 30.06.2015 tarihli raporda 414.000,00 TL; Hukukçu, Harita ve Kadastro Mühendisi ve Gayrımenkul Değerleme Uzmanından alınan 25.02.2016 tarihli raporda ise 218.960,00 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece 414.000,00 TL kıymeti kabul ederek iş bu gayrımenkul yönünden gayrımenkulün devir tarihindeki gerçek değeri ile tapuda gösterilen bedel arasında misli fark olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiştir.
Dairemizde aynı gün incelemesi yapılan Dairemizin 2020/331 E ve 2018/5096 sayılı dosyalarında da davacıların farklı olduğu, davalı borçlu … ve davalı 3. kişi … aleyhine eldeki davanın konusu olan gayrımenkul ile ilgili tasarrufun iptali davalarının açıldığı görülmüştür.
Açıklanan dava dosyalarından Dairemizin 2020/331 (… 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/135 E- 2017/312 K sayılı dosyası) sayılı dosyası incelendiğinde; dava konusu gayrımenkulün kıymeti inşaat mühendisi, aktüerya, kadastro uzmanından alınan 13.05.2017 tarihli raporda 220.800,00 TL, Dairemizin 2018/5096 sayılı (Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/260 E sayılı) dosyası incelendiğinde de inşaat mühendisi ve harita kadastro mühendisinden alınan 14.04.2014 tarihli raporda dava konusu gayrımenkulün değeri 368.000,00 TL, emlakçı, gayrımenkul değerleme uzmanı ve ziraat yüksek mühendisinden alınan 06.12.2017 tarihli raporda
ise 441.810,00 TL olarak belirlenmiştir. İş bu dosya dahil, bahsi geçen dosyalardan alınan bilirkişi raporlarında farklılıkların olduğu ortadadır.
Bu durumda; iş bu dosya, … 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/135 E, Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/260 E sayılı dava dosyalarındaki tüm bilirkişi raporları dosya arasına alınarak, gayrımenkul değerleme uzmanı, mülk bilirkişisi ve ziraat mühendisinden oluşan yeni bir heyetten alınacak rapor ile tüm raporların karşılaştırılarak incelenmesi, raporlar arasındaki çelişkiler giderilerek hazırlanank raporun dosya arasına alınması sonucunda dava konusu gayrımenkün satış bedeli ile gerçek değeri arasında fark olup olmadığının değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin, davalı …-… ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar …, …, … ve …’e geri verilmesine 16.07.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.