Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/5931 E. 2020/4962 K. 08.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5931
KARAR NO : 2020/4962
KARAR TARİHİ : 08.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı …vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 16.01.2009 tarihinde, müvekkillerinin eş/babası …’in, sevk ve idaresindeki traktör ile davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın çift taraflı kazasında vefat ettiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 250,00’şer TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan ve her bir davacı için 10.000,00’er TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan, olay tarihinden işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 28.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile destek taleplerini yargılama sırasında vefat eden eş … için 50.763,92 TL’ye, çocuklardan Ömer için 3.260,17 TL’ye, … için 5.132,64 TL’ye, Küçükemrah için 9.896,43 TL’ye ve … için 14.666,02 TL’ye artırmıştır.
Davalılardan … İnş. Gıda Hayv. Oto Tarım Akaryakıt Ür. San. Ltd. Şti. vekili ve davalı …vekili, davanın reddini savunmuş; diğer davalı, davaya süresinde cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacılardan … için (… terekesine ait olmak üzere) 12.690,98 TL’nin, … için 815,04 TL’nin, … için 1.283,16 TL’nin, … için 2.474,11 TL’nin ve … için 3.666,50 TL’nin, her bir davacı yönünden ayrı ayrı 250,00’şer TL’ye 16.01.2009 tarihinden, bakiye kısımlara ıslah (28.05.2014) tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacılardan … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL manevi tazminatın 16.01.2009 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı …Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; davacı …’ın maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine; davacı …’in vefatı nedeni ile manevi tazminat talebinin reddine; karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı …vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan Yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olup davacılardan … lehine hükmedilen maddi tazminatlara dair karar temyiz eden davalı …yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalı …vekilinin davacılar Ömer ve Yasin Çelik lehine hükmedilen maddi tazminatlara ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde ve özellikle, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde karar verilmesinde bir
usulsüzlük bulunmamasına göre davacılar vekilinin ve davalı …vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, zarar gören 3. kişi sıfatıyla destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmaktadır. Davacının talebi ve iddia ettiği zarar, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacının ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak ve desteğin kusuru onun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). Bu durum karşısında; davacının, zarar gören 3. kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle, davacı desteğinin kazadaki kusurunun davacıya yansıtılamayacağı, kazaya karışan karşı aracın sürücüsü, maliki ve ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigortacının zarardan sorumlu olduğu gözetilerek değerlendirme yapılması gerekir.
Mahkeme tarafından yaptırılan kusur incelemesinde, davacılar desteğinin kazada %75 (6/8) ve kazaya karışan davalı sürücünün %25(2/8) oranında kusurlu olduğu saptanmış; aktüer bilirkişi tarafından hazırlanan raporda kusur indirimi yapılarak hesaplama yapılmıştır.
KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan
davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Davacı, açıkça kusur oranında sorumluluğa karar verilmesini istemediğine göre, davacının desteğinin de kusurunun bulunması davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre mahkemece; zarar gören 3. kişi konumunda olan davacıların maddi zararının belirlenmesinde, desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansımayacağı; KTK’nun 88. maddesindeki müteselsil sorumluluk ilkesinin sonucu olarak, kazaya karışan karşı araç sürücüsünün kazadaki kusurunun da davacıların sıfatı nedeniyle davacılara yansıtılamayacağı hususları gözönünde bulundurularak, herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın hesaplanan tazminatın (davalı sigortacının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğu dikkate alınarak) hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
4-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda mahkemece, davacılardan Sultan ile muris … arasındaki manevi bağ ispat edilemediği gerekçesiyle bu davacının manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Ancak dosya arasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre davacı … ölenin öz kızı olup kaza nedeniyle babasını kaybettiğinden manevi zarara uğramıştır. O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu desteğin
ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı … için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminata hiç hükmedilmemesi uygun görülmemiştir.
5-Davalı …vekili yargılama süresince, davacılar vekiline dava öncesi 23.03.2009 tarihinde 14.946,60 TL ödendiğini beyan etmiş ve hasar dosyası örneğini sunmuş, bilirkişi raporunda bu husus belirtilmesine karşın hesaplanan tazminatlardan bir indirimin yapılmadığı görülmüştür.
O halde mahkemece, davalı …den yapıldığı ileri sürülen ödeme kim için yapıldıysa tespit edilerek o davacının tazminatından ödemenin güncellenerek düşülmesi için ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
6-Davalı … şirketi kazaya neden olan karşı aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Davacı taraf, dava öncesi davalı … şirketine başvuru yapmış olduğundan buna göre temerrüt tarihinin belirlenmesi, mümkün olmazsa davalı … şirketince davacılara yapılan ödeme tarihinin temerrüt tarihi sayılarak karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesinde talep edilen tazminatlara olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmamıştır.
7-Davacılardan …’ın bir kısım davalıların vasisi olmadığı halde vasisiymiş gibi yazılması; davacı …’in isminin karar başlığında davacı kısımda yazılmaması yerinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …vekilinin davacılar … lehine hükmedilen maddi tazminatlara ilişkin temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı …vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, (5) ve (6) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı …vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ….’ye geri verilmesine 08/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.