Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/5120 E. 2020/3342 K. 10.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5120
KARAR NO : 2020/3342
KARAR TARİHİ : 10.06.2020

Davacı … ile davalı …, ihbar olunanlar …, … aralarındaki dava hakkında Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 10.03.2016 gün ve 2014/1324-2016/242 sayılı hüküm, Dairemizin 09.04.2019 gün ve 2016/9840-2019/4330 sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiş süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, 22/08/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yolcusu olduğu traktörün aşırı hızla girmiş olduğu virajı alamayarak tam kusurlu olarak devrildiğini, müvekkilinin malul kaldığını, traktörün kaza tarihinde geçerli zorunlu trafik sigortasının bulunmadığını, kaza tarihi itibariyle davalının ödemekle sorumlu olduğu teminat limitinin 225.000,00 TL olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, davacı vekili bu kez kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
KTK’nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilir. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde
hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda yolcu olan davacı tek taraflı trafik kazası sonucu yaralanmış, aracın zorunlu trafik sigortası bulunmadığından bahisle …’ndan maddi tazminat talep etmiştir. Davacı taraf ihbar olunanlar ile 18.9.2012 tarihinde ibraname imzalamıştır. İbraname içeriğinde davaya konu trafik kazası nedeniyle davacı … ve dava dışı çocuklarının araç maliki … ve araç sürücüsü …’ten herhangi bir alacağı bulunmadığı, uğradıkları zararın … tarafından karşılandığı, ileride doğacak her türlü ceza ve hukuk dava hakkından feragat ettikleri hususları yazılıdır. Mahkemece bu ibraname gereğince zararın karşılanması ve tazminat davası hakkında müteselsil borçlulardan birinin ibra edilerek davalardan feragat edilmesinin diğer müteselsil borçlu yönünden de sonuç doğuracağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizce davacının temyizi üzerine hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, gerekçede 18.9.2012 tarihli ibraname ve dava tarihi arasında KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin de geçirilmiş olduğundan bahsedilmiş ise de, esasen dava tarihi gerekçeli karar başlığında yazılı olan 29.9.2014 değil, 21.02.2013 tarihi olup KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık süre geçirilmemiştir. Ayrıca ibranamede herhangi bir miktar yazılmamış olup, ibranamenin de davacı ile … ve … arasında düzenlendiği, davalı …’nın ibranamenin tarafı olmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece işin esasına girilip taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, yine kabule göre de mahkemece her ne kadar hüküm fıkrasının dördüncü bendinde ihbar olunanlar lehine 1.800,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, ihbar olunanların davada taraf sıfatı olmadığından lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde olmakla, Dairemiz’in 09.04.2019 gün ve 2016/9840-2019/4330 sayılı düzelterek onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Her ne kadar davacı vekili karar düzeltme talebinden sonra yerel mahkemeden dava tarihinin 21.02.2013 olarak
tavzihini talep etmiş, mahkemece 12/07/2019 tarihli ek karar ile tavzih talebinin reddine karar verilmiş ve davacı vekili ek kararı da temyiz etmiş ise de, aynı hususta karar düzeltme dilekçesinde de talepte bulunduğundan ek kararı temyizde hukuki yararı olmadığından temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemiz’in 09.04.2019 gün ve 2016/9840-2019/4330 sayılı düzeltilerek onama ilamının kaldırılarak yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 12/07/2019 tarihli ek karara yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, tashihi karar peşin harcın karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.