Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/3211 E. 2020/6301 K. 27.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3211
KARAR NO : 2020/6301
KARAR TARİHİ : 27.10.2020

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 26.05.2011 tarihinde zorunlulu mali mesuliyet trafik sigorta poliçesi bulunmayan ve ehliyetsiz … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu kaza meydana geldiği, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkil … yaralanması neticesinde %23 oranında sürekli sakat kaldığı, kaza sonrası güvence hesabına başvuru yapılmış ise de ödeme yapılmadığı, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik sürekli sakatlık tazminatı olarak 10.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili talep ve dava etmiş olup, 08.07.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 55.524,14 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; kazaya karışan aracın müvekkili nezdinde trafik sigortası olduğunu, sorumluluğu poliçe limiti dahilinde araç sürücüsünün kusur oranı ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı olduğunu, müterafik kusur ve hatır taşımacılığı nedeniyle tazminattan indirim sebeplerinin araştırılmasını taleple davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemece verilen; davanın kabulüne dair karar, davalı vekilinin temyiz başvurusu sonucunda Dairemizin 26.05.2015 tarih ve 2014/490 E. 2015/7788 K. Sayılı ilamıyla davanın Asliye Ticaret
Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekçesiyle bozulmuş, yerel Mahkemece bozma ilamına uyarak görevsizlik kararı verilmiş, görevli mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile, 55.524,14 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; davacı, davalının sorumluluğunda olan aracın neden olduğu kaza sebebi ile %23 maluliyete uğradığını belirterek dava açmıştır. Mahkemece, davacının kaza nedeniyle meydana gelen iş gücü kaybı hususunda davacının dava açmadan önce aldığı Sağlık Bakanlığı … … Devlet Hastanesinin 28.12.2012 tarihli özürlü sağlık kurulu raporu hükme esas alınmıştır. Yukarıda anlatılanlar ışığında; mahkemece kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre davacının iş gücü kaybı ve iyileşme süresi hakkında Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından rapor alınarak sonucuna göre karar ../…
verilmesi gerekirken usulüne uygun düzenlenmemiş maluliyet raporu hükme esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
3- 2918 sayılı KTK’nun 87/1. maddesinde “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir” düzenlemesine yer verilmiş; aracın hatır için verildiği ya da hatır için taşıma yapılan durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan kanun hükmünün atıf yaptığı genel hükümler, Türk Borçlar Kanunu’nun sorumluluğa ilişkin hükümleri olup, böylesi durumda 6098 sayılı TBK 51. maddesi (818 sayılı BK md. 43) uygulama alanı bulacaktır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK’nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından sözedilemeyecektir. Ayrıca Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. O halde mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması gerekmektedir.
Davaya konu trafik kazasında, davacının dava dışı damadı Emrah Bozkuş’un sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak
bulunduğu görülmektedir. Davalı taraf, hatır taşıması savunmasında bulunmuş ise de mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece karar verilirken somut olayda hatır taşıması yöntemince tartışılarak hatır taşıması var olduğu sonucuna varılması halinde tazminattan Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekmekte iken hatır savunması tartışılmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.Dairemizin yerleşik uygulamasına göre müterafik kusur indirim oranı % 20’yi geçemeyecektir.
Somut olayda; davacının damadı Emrah Bozkuş’un ehliyeti olmadan sürücülüğünü yaptığı araçta yolculuk yapması nedeniyle müterafik kusur indiriminin tartışılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.