Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/3193 E. 2020/6659 K. 05.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3193
KARAR NO : 2020/6659
KARAR TARİHİ : 05.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı … şirketi vekili, davalının maliki bulunduğu … plakalı aracın Karayolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile davacı şirkete sigortalı olduğunu, sigortalı vasıtanın 14/07/2013 tarihinde dava dışı … ‘ın yönetiminde iken %100 kusurla tek taraflı olarak kaza yaptığını ve araçta yolcu olarak bulunan …’nün % 29 malul kalacak şekilde yaralandığını, sürücü… kaza sırasında 222,7 promil alkollü olduğunu, müvekkili şirket tarafından kazada yaralanarak malul kalan … vekili Av. …’e aktüerya raporu doğrultusunda 16/03/2015 tarihinde ödenen 81.677,79 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının işleten sıfatına haiz olmadığını, müvekkilinin sadece adına sahiplik belgesi düzenlenmiş kişi olduğunu, kaza yapan aracın yarış motoru olduğunu, müvekkilinin 78 yaşında olup bu motoru kullanmadığı gibi tasarrufu altında dahi olmadığını, motoru kullanan ve işletenin kaza yapan… olduğunu, tazminat ödemesi yapılan … ‘ın motoru alkollü birinin kullandığını bilerek ve kendisi de bizzat alkollü bir şekilde kask dahi takmadan yolcu olarak bindiğini, hatır taşımacılığı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin görev yönünden bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin usule, kusura ve işleten sıfatı bulunmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, olay tarihinde davacı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan davalının maliki olduğu aracın karıştığı kazada yaralanan 3.kişilere davacı … şirketi tarafından ödenen tazminatının davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; davacı … şirketince 14/07/2013 tarihli kazada yaralanan dava dışı yolcu … hakkında Adana Devlet Hastanesi’nden verilen Özürlü Sağlık Kurulu Raporu’nda belirlenen %29 maluliyet oranına göre ödeme yapılarak eldeki rücuen tazminat davası açılmış ise de alınan rapor kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun değildir. Bu durumda mahkemece, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan, Adli Tıp Şube Müdürlüklerinden veya üniversitelerin adli tıp kürsülerinden olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

3-Haksız eylemlerde zarar sorumluları, gerçek zarardan sorumlu olurlar. Gerçek zararın HMK’nın 266.maddesi gereğince konusunda uzman bilirkişi marifetiyle tespiti ve bilirkişi raporunu hüküm kurmaya elverişli olması gerekir.
Davacı … şirketi, davalının maliki olduğu araçta yaralanan …’a kendisi tarafından yapılan hesaplamaya göre ödeme yapmıştır. Davalı, davacının yaptığı ödemeden değil, gerçek zarardan kusuru oranında sorumludur.
Mahkemece aktüerya bilirkişiden hesap raporu alınmadan, davacı tarafından yapılan ödeme aynen benimsenerek hüküm altına alınmıştır.Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Mahkemece ödeme dekontlarını havi hasar dosyasının eksiksiz olarak getirtilerek davacı … şirketinin mağdur …’ye ödeme yaptığı tarihteki veriler esas alınarak aktüerya bilirkişiden alınacak raporla belirlenmek suretiyle davalının savunmaları da dikkate alınarak esasa yönelik inceleme ve değerlendirme yaparak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
4-818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Somut olayda, davacının sigortaladığı aracın sürücüsü ile kazada yaralanarak malul kalan yolcu …’nün arkadaş oldukları, kazadan önce araca binmeden birlikte alkol aldıkları dosya kapsamıyla sabittir.
Bu durum karşısında mahkemece; alkollü sürücünün aracına bilerek binen ve kaza neticesinde malul kalan yolcu …’nün, zararın doğumu ya da artması bakımından müterafik kusurlu olduğu dikkate alınıp BK’nun 44. maddesi (TBK 52. md) uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
5-Davalı vekili, tüm yargılama boyunca kaza neticesinde malul kalan yolcu … ‘nün sigortalı araçta hatır için taşındığı savunmasında bulunarak bu sebeple tazminatta ../…
indirim yapılmasını talep etmiştir. Mahkemenin ise, davalının bu savunması ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapmadan hüküm kurulduğu görülmektedir.
2918 sayılı KTK’nun 87/1. maddesinde “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir” düzenlemesine yer verilmiş; aracın hatır için verildiği ya da hatır için taşıma yapılan durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan kanun hükmünün atıf yaptığı genel hükümler, Türk Borçlar Kanunu’nun sorumluluğa ilişkin hükümleri olup, böylesi durumda 818 sayılı BK’nun 43. (6098 sayılı TBK’nun 51.) maddesi uygulama alanı bulacaktır.
Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre Mahkemece; malul kalan …’nün ceza soruşturmasındaki ifadesinde, destek ile arkadaş olduklarını ve motorsikletle gezerlerken kaza olduğunu beyan ettiği hususları da dikkate alınmak suretiyle, malul kalan … ile sigortalı aracın malik/ sürücüsü arasındaki ilişki ve araçta hatır için taşınıp taşınmadığının irdelenmesi, hatır için taşındığının anlaşılması halinde, 818 sayılı BK’nun 43. maddesinin (6098 sayılı TBK md. 51) uygulanıp uygulanmayacağının hükümde tartışılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2),(3),(4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 05/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.